Deli mi yoksa deli numarası mı yapıyor?
Trump’ın bir kez daha iktidara gelmesi siyasette delilik tartışmalarını tekrar gündeme getirdi. Öngörülememenin bir ülke için nimet mi yoksa külfet mi olacağı geçmişin tecrübelerinden hareketle masaya...
Trump’ın bir kez daha iktidara gelmesi siyasette delilik tartışmalarını tekrar gündeme getirdi. Öngörülememenin bir ülke için nimet mi yoksa külfet mi olacağı geçmişin tecrübelerinden hareketle masaya yatırıldı. Benim rastladığım en çarpıcı yazılardan biri de Foreign Affairs’de yer aldı. Roseanne McManus tarafından kaleme alınan makalede deliliğin doğuracağı sorunların çözeceklerinden fazla olabileceği vurgulandı.
Bu tartışmanın yakında daha da büyümesi, geçmişte kalan bir anlayışın yeniden hayatiyet kazanması, daha da kötüsü bazılarının deli olduğu, her şeyi yapabileceğini düşündürdüğü bir dünyada herkesin deli olması ya da deli gibi davranması kaçınılmaz görünüyor. Başka bir deyişle dünya siyasetinin üstüne oturduğu, caydırıcılığın temelini oluşturan rasyonalite varsayımı artık iyice erozyona uğrayacağa benziyor.
Belli ki dünya bundan sonra daha da fazla çatışma eşiklerinin ucunda dolaşacak, her an herkes daha çok çatışmaya hazır olmak, kendi gücüne daha çok dayanmak zorunda kalacak. Kanada’yı eyaletine dönüştürmek isteyen, müttefiki Danimarka’dan toprak talebinde bulunan, Panama’yı işgal etmeyi düşünen, büyük bir körfezin ismini millileştirme adına değiştiren...