Dondurucudan çıkartılan bir sorun
Donmuş Sorunlar” kavramı ağırlıklı olarak Soğuk Savaş sonrasında, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle ortaya çıkan gerilimleri tanımlamak amacıyla kullanıldı. Yıllarca...
Donmuş Sorunlar” kavramı ağırlıklı olarak Soğuk Savaş sonrasında, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle ortaya çıkan gerilimleri tanımlamak amacıyla kullanıldı. Yıllarca bastırılmış, siyasi anlatıyla önemsizleştirilmiş çoğu etnik kökenli gerilimler birden bire önemli olmaya, dünya siyasetinin gündemini belirlemeye başladı. Dağlık Karabağ, derken Yugoslavya ve Kırım yeni bir kavramsallaştırma ihtiyacı doğurdu. Çok geçmeden Kıbrıs, Batı Sahra gibi farklı etnik gruplar, milliyetlerin aidiyet iddia ettiği, çatışma yaşamış, ateşkes sağlansa bile tarafları tatmin edecek çözüm bulunamamış topraklar üstündeki diğer iddialar da “Donmuş Sorunlar” olarak sınıflandırıldı. *** Aslında dünyanın hemen her bölgesinde bu tür sorunlar eskiden de vardı şimdi de var. Bazıları güç dengelerindeki asimetri, bazıları uluslararası sistemin engellemesi yüzünden alevlenmiyor, ancak sorun olarak varlığını sürdürüyor. Büyük ve stratejik aklı gelişmiş olan devletler de bölgesel çıkarlarını bu sorunlar üstünde sörf yaparak korumaya, soruna taraf olan ülkelerin veya grupların beklentilerine optimum cevaplar üreterek onlar üstündeki etkilerini, ağırlıklarını korumaya çalışıyor. Bu yüzden de bazı sorunlar taraflar istese bile çözülemiyor, çünkü bu tür sorunlar müdahil olan üçüncü taraf ya da tarafların stratejilerinde anlam ifade ediyor, çözülmemeleri gerekiyor. Bazen de çözüm olacaksa sadece dışardan müdahil olan devletlerin çözümü olması şart hale geliyor. Doğal olarak bu tarafların beklentilerinin uzlaşabilir olduğu anlamına gelmiyor.