Sakin geçen bir 24 Nisan’ın ardından…
24 Nisan bildiğiniz gibi imparatorluk Türkiye’si topraklarındaki Ermenilerin yaşadıkları yerlerden sürülmeye başladıkları günün yıl dönümü. Önce önemli kanaat ve siyaset önderleri...
24 Nisan bildiğiniz gibi imparatorluk Türkiye’si topraklarındaki Ermenilerin yaşadıkları yerlerden sürülmeye başladıkları günün yıl dönümü. Önce önemli kanaat ve siyaset önderleri sürülüyor, arkasından da kitleler. Bizim Tehcir diye adlandırdığımız bu sürgün sırasında bir milyona yakın insan ölüyor, öldürülüyor, büyük bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
Ermenistan’a, diaspora Ermenilerine, dünyanın en az 34 ülkesindeki siyasilere ve siyasi seçkinlere göre bu trajedi İttihat Terakki’nin önde gelenleri tarafından bilinçli şekilde düzenlenmiş bir soykırım. Her zaman açıkça söylemeseler bile iddiaları bu trajedinin 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre de soykırım olarak tanımlanacağı yönünde.
Türkiye’nin resmi pozisyonuysa Ermenilerin Ermeni olmaları dolayısıyla değil savaş sırasında Ruslar ve müttefikleriyle işbirliği yapmaları nedeniyle sürüldükleri, sürgün sırasında da hayatlarını büyük ölçüde savaşın ve zamanın zor koşulları nedeniyle kaybettikleri doğrultusunda.
Dayanak noktası da 1948 Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde ifadesini bulan niyet hükmü, yani bir ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel grubun sadece bu gruba mensup olmaları nedeniyle öldürülme de dahil aynı...