Statükoyu korumak…
Karar Gazetesi Yazarı Mensur Akgün'ün bugünkü (19.01.2022)''Statükoyu korumak…''başlıklı yazısı.
Statüko bildiğiniz gibi var olan durum anlamına geliyor ve arkasından ya korumak ya da değiştirmek fiiliyle birlikte kullanılıyor. Genellikle de ülke içi veya dışı bir duruma atfen anılıyor. Memnun olanlarla olmayanları, adaletsizlikle istikrarı aynı anda içinde barındırıyor. Dünya siyaset sahnesinde statüko diye adlandırılan durumun değiştirilme teşebbüsünde bulunulması ise bazen krizlere, bazen de savaşlara yol açıyor.
Tarihin belli bir anında birileri varılan durumu “statüko” kabul edip tıpkı Aralık başında Rusya’nın yaptığı gibi artık korunması gerektiğini söyleyebiliyor. Birliklerinizi, silahlarınızı daha ileriye sürmeyin, ittifakınızı daha fazla genişletmeyin, Ukrayna ve Gürcistan’ı üye yapmayı aklınıza getirmeyin, Soğuk Savaş sonrasından günümüze geldiğiniz yerle yetinin diyor. Bir de ciddi olduğunu göstermek için Ukrayna sınırına asker yığıyor.
Bu kadar açık söylendiğinde de risk doğal olarak artıyor. Karşı tarafın bunu bir meydan okuma ya da yenilgi olarak görmesi ihtimali güçleniyor. Kimsenin ittifak tercihine ipotek konamayacağı söyleniyor, NATO’nun ne kadar güçlü olduğu hatırlatılıyor, AB’nin ve ABD’nin Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayacağının altı ısrarla çiziliyor. Fakat neyse ki müzakereler de başlıyor. Bir yanda NATO ile Rusya, diğer yanda ABD ile Rusya ayrı ayrı konuşuyor.
Sorunun da zaten NATO’ya olan talepte değil arzda olduğu biliniyor. Hatta arz fazlasında, genişlemenin işsiz kalan ittifaka çare olacağının düşünülmesinde, üyelik perspektifiyle jeopolitik istikrar yaratılacağına inanılmasında olduğunu görülüyor. Bu yüzden de Foreign Affairs’de yazan Michael Kimmage’in vurguladığı gibi NATO’nun kapılarını yeni üyelere kapatıp asli görevine, savunmaya, caydırıcılığa dönmesi gerekiyor.