Üs ve gemi önemli ama...
Türkiye geçtiğimiz günlerde siyasi gücünü pekiştirecek ve yakın çevresi dışına kuvvet intikalini kolaylaştıracak iki ciddi adım attı. İlki, bir süredir gündemde olan Katar’da üs...
Türkiye geçtiğimiz günlerde siyasi gücünü pekiştirecek ve yakın çevresi dışına kuvvet intikalini kolaylaştıracak iki ciddi adım attı. İlki, bir süredir gündemde olan Katar’da üs fikrinin hayatiyet kazanmaya başlamasıydı. İkincisi ise denizaşırı barış gücü operasyonlarına katkımızı kolaylaştıracak, küçük çaplı müdahalelerde bulunmamızı sağlayacak, uçak taşıyabilme özelliğine de sahip bir amfibi gemisinin kızağa konmasıydı.
İkisi de Türkiye’nin çıkar ve beklentilerinin sınırlarıyla sınırlı olmadığını göstermek açısından önemliydi. Katar’da kurulacak üs de, uçak taşıma imkanına sahip olacak gemi de bizi dünya siyaset sahnesinde farklı bir yere taşıma potansiyeline haiz. Eğer gücümüzü doğru kullanırsak, müttefiklerimizle iyi geçinirsek, teröre karşı gelecekte verilecek mücadele de dahil pek çok çıkarımızı daha rahat koruyup, kollayabiliriz. Daha saygın bir yerde durabiliriz. Üssümüz de, gemimiz de küresel istikrarın sağlanmasına yardımcı olur.
***
Ancak her ikisinin de faziletleri kadar riskleri var, her ikisinin de fırsat maliyeti yüksek. Katar’daki üs bizi bölgesel istikrarın payandası da yapar, Katar’ın ihtiraslarının aracı da. Bölge siyasetini ve küresel güç dalgalanmalarını doğru okuyamazsak, oraya göndereceğimiz askerlerimiz bizi hiç istemediğimiz krizlerin, hatta savaşların içine sürükleyebilir. Farkında olmadan Katar’ın hamisi olacağımıza kurbanı olabiliriz.
Bu yüzden artık daha çok akademisyenin Körfez bölgesini takip etmesi, daha çok düşünce kuruluşunun güvenlik konularına eğilmesi gerekecek. Basının da tabii ki uzmanlaşması. Uçak taşıyabileceği söylenen gemi açısından da aynı şeyler geçerli. Ama neyse ki onu düşünmek için hala vakit var. Şimdiden düşünülmesi gereken geminin siyaset ve strateji olarak ne anlama geleceğinden çok, fırsat maliyetinin ne olacağı olabilir.