Bir de böyle bakalım
Uluslararası İlişkiler alanında bilirkişi muamelesi görenlerin önemli bir kısmı, devletler arası ilişkilerde görülen uzun dönemli değişmezliklere atıfta bulunurlar. Hatta bunun böyle olması...
Uluslararası İlişkiler alanında bilirkişi muamelesi görenlerin önemli bir kısmı, devletler arası ilişkilerde görülen uzun dönemli değişmezliklere atıfta bulunurlar. Hatta bunun böyle olması gerektiğinin de altını çizerler. Doğrudur, devletler arası münasebetler, kişiler arasındakine benzemez, hantal ve büyük devlet makinasının içini dolduran seçilmiş ve seçilmişler tarafından atanmışların ikili ilişkilerine nazaran daha fazla durağanlık arzeder. İnsan mizacından kaynaklanan sürtüşmeler, söz konusu ulus-devlet yapısı olunca uluslararası arenaya ya yansımaz ya da çok zaman sonra yansır. Yansıyabilmesi için de bir dizi ısrarcılığın bir araya gelmesi gerekecektir ki beklenen kıvılcım oluşsun. Aksi takdirde ülkeler arası ilişkiler, ikili veya çoklu olarak ufak tefek çalkantılar dikkate alınmadığı takdirde hep-aynı-hep-aynı olmaya devam edecektir..
Mi acaba? Gerçekten öyle midir? Kısaca özetlediğimiz bu çerçeve, mi eki ile sorgulanır olmuştur bugünün dünyasında. Evet, hiç şüphesiz ulus devlet ilişkilerinin bir geceden gündüze çok dramatik bir şekilde değişmesi, altüst olması çok olağan ve beklenen bir şey değildir daha doğrusu değil idi. Ama şimdi öyle mi? Özellikle Soğuk Savaşın bitimi ile tek kutuplu olmakla çok kutuplu olmak arasında gidip gelen şu dünyacık, siyasal alanda ne denli fırtınalara göğüs germekte bir düşünelim. Süper güç Amerika’nın İsrail düşkünlüğünde bile kendini gösteren değişim artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisi olarak görülmez mi.. Ezeli düşmanlar Washington ve Moskova bir bakıyorsunuz kol kola.