Medeniyet dediğin
‘Tek dişi kalmış canavar’a karşı açtığı savaş, üstadı dünden bugüne ışınlayıverir. Medeniyet denen gerçekten Medine’den çıkmış olabilir mi...
‘Tek dişi kalmış canavar’a karşı açtığı savaş, üstadı dünden bugüne ışınlayıverir. Medeniyet denen gerçekten Medine’den çıkmış olabilir mi hiç…diye sorduracak kadar değişmiş, mutasyona uğramış, kendi olmaktan çıkmış ve hatta tam tersi bir şey oluvermiştir. Medine’nin savunduğu insanlık, insancıllık zaman içinde yerini Medine ve ondan çıkan medeniyetin temsil etmesi gerekenin tam muhalifine evrilmiştir. Bugün medeniyet bize müstemleke geçmişi ile övünmeyi öğretir. Modern gün köleliğini, bütün insani itirazlara rağmen omuz silktirerek savundurur. Bu mudur medeniyet diye soramayacak kadar da şirretçe sindirir eleştirmenini. 1884-1885’te yapılan Berlin Konferansı ile etkin işgalin temelleri sağlama bağlanırken Üstad’ın canavarı da tek dişine rağmen şahlanışa geçmeye hazırlanıyordu belli ki. Bugün doksanıncı doğum gününü kutlayan İngiliz Kraliçesi Elizabeth, sağına ve soluna oğlu, torunu ve torununun çocuğu kral varisi nesli ile kameralara poz verirken yüzündeki gülümseyişin bedeli olan milyonlarca insanın hayatının esamisi okunmuyor, zira medeniyet canavarı insanlık tarihinin bir dilim ve yerinde çoktan yutmuş ve bitirmiş…