Ne ise o
Siyasete karşı insanların önemli bir kısmının karşı bir duruşu vardır. Siyasetin pis bir iş olduğunu söyler, bana göre değil diye eklerler. Doğrudur. Siyaset son derece kirli bir iştir. Ama kirletirseniz....
Siyasete karşı insanların önemli bir kısmının karşı bir duruşu vardır. Siyasetin pis bir iş olduğunu söyler, bana göre değil diye eklerler. Doğrudur. Siyaset son derece kirli bir iştir. Ama kirletirseniz. Kirli ellerle, kirli bir kalple yapılan siyasetten ne o kalbin, ellerin sahibine ne de başkasına bir hayrı olmaz. Aslında siyaset tehlikeli bir iştir demek daha doğru olur. Tehlikelidir çünkü güç ve iktidarla iç içedir. Ondan bağımsız düşünülemez. Öyle olunca da yıpranmaya, yoldan çıkmaya, yanlış yapmaya müsait hale getirir insanı siyaset. Bir de bence en önemlisi münafığın bütün özelliklerine iter insanı siyaset. Müslümansanız, bunu dert edinecek tıynetteyseniz o zaman önemlidir bu. Konuştuğunuzda yalan söyler hale geldiyseniz, velev ki bu verdiğiniz bir sözü yerine getirmemek olsun, bu münafıklıktır. Günün sonunda, bir süre önce “yapacağım, edeceğim, gideceğim, vereceğim, yapmayacağım” dediğiniz şeyden dönmüş olmak yalanın dik alasıdır. Tutulmayan söz, yerine getirilmeyen taahhüt münafıklıktır. Siyasette emanete hıyanet etmek de son derece kolay yapılabilir. Aldığınız oy emanettir mesela. Biz şöyle barışçılız, böyle iyiyiz, gülümser iyilikçiyiz, huzur taraftarıyız deyip oyları toplamak, sonra da bombaları patlatmak, çukurları kazmak, insanları tehdit etmek, kurban eti dağıtan çocuğun kafasını ezmek cinayetin ötesinde seçmene ihanet etmek anlamına gelir. Siyasetçinin beyaz, siyah, pembe, gülkurusu her ne ise yanlış yönlendirmesi de yalan söylemesi anlamına gelir ki bu da bir nevi münafıklıktır. Düşününüz ki bir din ki elinde şeker varmış gibi avucuna atını çağıran adamın şahitliğini, ehilliğini kabul etmez, benzeri yalanların eften püften, rutinden kabul edildiği bu günde Müslümanın siyasetçi olması da ahir zamanda elinde kor tutmakla özdeşleştirilen Müslüman olmanın bir parçasıdır.