Nereye kadar…
Samuel Huntington’ın mezarında kulakları çınlasın, doksanlı yılların başında ortaya attığı iddia günden güne mütevazı bir fikir olup, teorik perspektif sınıfından çıkarak...
Samuel Huntington’ın mezarında kulakları çınlasın, doksanlı yılların başında ortaya attığı iddia günden güne mütevazı bir fikir olup, teorik perspektif sınıfından çıkarak gerçekliğin adeta bölünmez bir parçası haline gelmekte. Ömrü yetse bugünleri görseydi ben size demiştim diye gerinerek dolaşırdı herhalde. Ne tuhaftır ki onun ortayı varsayımlarla örtüşür bir şekilde insanlar, kültürleri üzerinden bölünmelere, kutuplaşmalara ve çatışmalara çok kısa bir süre içinde başladılar. Kumpas mentalitesine prim verenlerden olanların neredeyse bu da mı kurgulanmıştı önceden demeleri işten bile değil. 11 Eylül saldırıları ile girilen yeni siyasi çağda ekstrem dini hareketlerin ortaya çık(artıl)ması Doğu Batı ikileminde tasavvur edilen değerler dünyasını da felsefi altyapı olarak devreye soktu. Sonrası mı? Sonrası maalesef yokuş aşağı bir yuvarlanış. Bir taraftan İslami uçak kaçırma misali kaçırıp kendi hedefleri için kullanan kesimlerin mantar gibi orada burada şurada yerden bitmesi, diğer tarafta ise bunlarla savaşıyor bahanesi arkasına sığınan İslam düşmanlarının İslamofobik ajandalarını bütün ellerindeki güçle devreye sokmaları.