Terörün pasaportu
Antropoloji biliminin önemli çalışma alanlarından biri olan etnografik çalışmalar araştırma alanımızın kültürle ilişkisini ortaya koyuyor. Ötekini incelemek için yola düşmüş olan...
Antropoloji biliminin önemli çalışma alanlarından biri olan etnografik çalışmalar araştırma alanımızın kültürle ilişkisini ortaya koyuyor. Ötekini incelemek için yola düşmüş olan antropologlar ellerine geçirdikleri verileri kendi perspektiflerinden değerlendirip bilgiye dönüştürürken; “kültür” denen tılsımlı kelimeyi dikkate almalardı, ilk başlarda. Kurduğum bu cümleyi düzeltmem lazım aslında, yola düşmüşler dedim ama, bazıları hiç yola da çıkmadan da oturdukları yerden bilgi üretmeyi becermişler. Hiç görmedikleri, hiç konuşmadıkları, hiçbir tanışıklıkları olmayan insanlar ve diyarları ile alakalı yazıp, çizmişler yıllarca. Onların dedikleri bilgi, savundukları tek gerçeklik olarak zihmize, literatürümüze girmiş. Çoğu kez misyonerlerin gidip gelmelerinden, askeri işgallerin yapılmasından edindiklerini, kulaktan duyma da olsa yazıya dökmüşler. Sonra sonra bu böyle olmuyor, gidelim, görelim, aralarında yaşayalım da bari ondan sonra bilgi diye satalım noktasına gelmişler.
Bu bağlamda modern etnografyanın babası kabul edilen Bronislaw Malinowski araştırmacının konusu ile ilgili ortamda kısa değil, çok uzun müddet yaşaması gerektiğini savunur, kültürün önemine vurgu yapar. Kültürel uygulamaların bir vakum içinde oluşmadığını, uzun süreli etkileşimler sonucunda bir toplumun birikimlerinden süzülerek fonksiyonel yanı ise yarar hale geldiğini ifade eder.