Tersinden ırkçılık (1)
Bugün Muhammed Ali Clay’ın cenaze merasimine dair bazı notlar paylaşmak istiyorum. Bunlar, medyaya yansıyanların ötesinde müşahade edilenlere dayanılarak oluşturduklarımı içeriyor. Önce bir tesbit: Ali’ye...
Bugün Muhammed Ali Clay’ın cenaze merasimine dair bazı notlar paylaşmak istiyorum. Bunlar, medyaya yansıyanların ötesinde müşahade edilenlere dayanılarak oluşturduklarımı içeriyor. Önce bir tesbit: Ali’ye gösterilen teveccüh hiç şüphesiz onun kişisel özelliklerinin de dışında içine doğmuş olduğu sosyopolitik konjonktürün yapısı ile de alakalı. Zeki, karizmatik, başarılı bir sporcu olarak kendine “benzeyenlerin” insan muamelesi göremediği bir dönemde yükseliyor Ali. Yetiştiği yerin toplumsal hafızası Rosa Parks’a işaret ediyor. Bir başka ifadeyle, siyah bir kadının tek yolcu olduğu bir halk otobüsünde beyazlara ait bölüme oturduğu için yerinden kaldırılan siyah’a işaret ediyor. Siyah öğrencilerin üniversite kampüsüne hakaretler içinde yürümek zorunda kaldıkları bir dönem bu. Bizdeki 28 Şubat dönemine benzer bir dönem. Başından mezuniyet kepi kopartılıp tartaklanan, başörtüsüne saldırılıp parçalanan, bebeğine ve kendine saldırılıp pislik atılan başörtülü kadının Gezi’deki haline benzer bir dönem. Aynı zamanda segregasyonun yaşandığı bir dönem Ali’nin ülkesi Amerika’da. Yani siyah ve beyazların “ayrı mekan”larda ikame ettikleri, sosyalleştikleri kısacası birbirlerine “karıştırılmadıkları” bir Amerika’dan söz ediyoruz.