DAHA ÇOK ADALET, DAHA ÇOK ÖZGÜRLÜK AMA KİME?
Seçimlere az bir süre kald..ı. Adaylar arasında büyük bir seçim yarışı yaşanıyor. Hepsinin mitinglerini izlemeye çalışıyoruz. Üzülerek söylemeliyim ki, bu seçim döneminde Sayın...
Seçimlere az bir süre kald..ı. Adaylar arasında büyük bir seçim yarışı yaşanıyor. Hepsinin mitinglerini izlemeye çalışıyoruz. Üzülerek söylemeliyim ki, bu seçim döneminde Sayın Cumhurbaşkanı dışında hiçbir adayı yandaş medya diye adlandırılan ekranlarda göremiyoruz. Halkın vergileriyle ayakta kalan TRT ekranlarının da iktidar dışında diğer adaylara yer vermemesi, ülkeyi yönetenlerin meydanlarda daha fazla adalet daha fazla özgürlük söylemleriyle örtüşüyor mu? Hele de Cumhurbaşkanı adaylarından birinin mahkum olarak hapishanede oluşunu, bırakın “daha fazla adalet”’i, normal adalet anlayışıyla örtüştürebiliyor musunuz?
Birey olarak bu söylemlerden benim anlayamadığım bu işin “daha”sı nasıl oluyor? Adalet adalettir, özgürlük de özgürlüktür. Ülkeyi yönetenlere sormak istiyorum. 16 yıllık iktidar döneminizde, parlamentoda çoğunluk hep sizdeydi. İstediğiniz tüm yasaları çıkardınız. Bu konuştuklarınızın ışığında ben de diyorum ki, madem bundan yakınıyorsunuz, o dönemde bu sorunları neden halletmediniz?
Sayın Cumhurbaşkanı’nı geçen gün yaptığı salon konuşmalarından birinde, herhalde alıştığı coşkuyu göremediği için, izleyicilere “yorgun musunuz” diye sordu. Sayın Cumhurbaşkanı, meydan konuşmalarınızı bitirirken çoğunlukla seçmenlerinizle tekrarladığınız o meşhur şarkıyı anımsadım. “Beraber yürüdük, biz bu yollarda”. Belki de yorulan sadece “yollarda beraber yürüdüğünüz” seçmeniniz değil de, siz ve kadronuzun da yorulmuş olabileceği hiç mi aklınıza gelmiyor? Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu müzik sevgisinden konu açılmışken aklıma Polonya Başbakanı’nın eski bir hikayesi geliyor.
“O, bir zamanlar Polonya’nın en ünlü piyanisti ve bestecisiydi. Hem de Chopin’i en iyi yorumlayanlardan biri… Sonra diplomat oldu. Dahası siyasete girdi ve Polonya’nın Başbakanı oldu…
Bir gün devlet başkanı olarak Fransa gezisi sırasında Paris Üniversitesi’nde müzik bölümünde okuyan bir genç yanına gelip;
“Siz o ünlü piyanist Jan Paderewski değil misiniz?” d...