Allah aşkına biri beni duysun

Tamam, Müge Anlı ve benzeri programların ekrandan hiç kopmamasından yanayım... Ama benzerlerinin şu L kanepelere 20 kişiyi halaya girer gibi oturtup, arka fona da ucuz panolar koyarak işi bir hayli hafifletmelerine vallahi dayanamıyorum...

“Kardeşim, sen adamların ne söylediğine bak” diyenleriniz olabilir. Hayır, ben adamların nerede söyledikleriyle de ilgileniyorum. TV dediğin içinde küçük bir miktar bile olsa estetik barındırmak zorunda olan bir iştir. Açıp dünya televizyonlarına bakın hangisinde böyle ucube bir ucuzluğa şahit olabilirsiniz ki?

Efsaneyi merak ediyorum

Adı Efsane 2. Devre (Kanal D) dizisine yeni giren karakterler, yüzler ve isimler açısından farklı ama yaşadıkları kader bakımından hiç de eskiyi aratır cinsten değil... Reyhan, kocasının ölmeden önce iflas etmesi üzerine mecburen kızı Naz ile 17 sene sonra eski mahallesine döndü. Sırlarıyla tabii...

Reyhan ve Naz’ın dönüşü biraz Bodrum Masalı’nda biraz da Benim Adım Gültepe’deki kadın karakterlerin çocuklarıyla eski mahallelerine mecburen ve sırlarıyla dönüşlerinin sentezi gibi geldi bana. Efsaneyi merakla bekliyorum, acaba sonunda ne çıkacak?

Her şeyde en arıyoruz

Star TV’nin bir seri olarak uzun metrajlı TV filmlerinden oluşan Çember isimli işi yaz ekranına farklı bir soluk getirdi, bu tamam... Polisiye bir işi izletmek özellikle yaz aylarında alınabilir bir risk değil. Ama Star TV denedi ve hakikaten de şimdilik tuttu... Yine de yaz tipi izleyicinin daha eğlenceli şeyler istediğini düşünenlerdendim. Ama bakın bu düşünce bu yaz tutmadı...

Kırgın Çiçekler’den sonra gördüğüm en ağır trajedi, dram, ajitasyon ve çelişki içeren dizi olan Kanatsız Kuşlar (atv) bildiğin uçtu be sevgili okur... Biz gülmeyi de ağlamayı da kaygıyı da neşeyi de birbirine iyice karıştırdık. Bulamaç gibi bir zihinle ekranın karşısına oturuyoruz. Tuhaf!