Bugüne bir günde gelmedik
Balyoz ve Ergenekon davalarının gündeme geldiği dönemleri hatırlayanlarınız bilir. Dönemin Genelkurmay Başkanları, konuyla ilgili kişiler, avukatlar, bürokratlar ve diğerleri hep şu haklı isyanı...
Balyoz ve Ergenekon davalarının gündeme geldiği dönemleri hatırlayanlarınız bilir. Dönemin Genelkurmay Başkanları, konuyla ilgili kişiler, avukatlar, bürokratlar ve diğerleri hep şu haklı isyanı yapmışlardı: “Asimetrik bir savaşla uğraşıyoruz ve asimetrik bir savaşın sonuçlarının ne olacağını kestiremiyoruz. Bu savaş TSK’yı bitiriyor, vatansever, ülkesini seven, demokrasiye inanmış subaylar büyük bir cadı avıyla ortadan kaldırılıyor.”
O dönemde bu haykırışlar açıkçası birçok kişi tarafından gözardı edildi. Ülkenin Genelkurmay Başkanı terör örgütü lideri olmak suçlamasıyla tutuklandı ve 3,5 yıl içeride yattıktan sonra ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında ve Askeri Casusluk davasıyla başlayan süreçlerde yüzlerce, binlerce subay gözaltına alındı, birçoğu emekliye sevk edildi ve o dönemde TSK’ya personel neredeyse kayıt olmadı. Bu süreç uzun bir dönem devam etti. O günlerde savunmalarını yapan subayların açıklamalarını herkesin okumasını isterim. Okuyun ki, o gün itiraz ettikleri ve sonuçlarını söyledikleri her şey bugün önümüze geldiğini görün.
Evet, bugüne bir günde gelmedik. Neredeyse 2006’da başlayan bir sürecin sonucunu yaşıyoruz, neredeyse 10 yıllık bir geçmişi var önceki akşam yaşanan 15 Temmuz gecesinin. Evet, demokrasi mücadelesi yaşanan bir gece ve demokrasiye inananların darbeyi püskürttüğü gece. Ama püskürtülen darbenin sonuçlarını bu toplum bir müddet daha çekmek zorunda kalacak. İki terör örgütüyle mücadele ederken dönüşüme de devam edecek. Bunu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde PKK ve uzantıları, Suriye’de PYD ile ardından da IŞİD ile Suriye sınırında, Irak’ta ve Türkiye topraklarında mücadele ederek yapacak.
Evet, zor bir dönemden geçiyoruz ve bu zor dönemde demokrasiye inanmamız için çok daha fazla sebep var. 1980’i yaşayanlar bilirler. O dönem bile görmediğimiz görüntülere şahit olduk. Belki medyanın gelişmesiyle bunlar çok daha fazla gözümüze battı. Ama hepimizin gözü gibi baktığı TBMM’nin bombalanması hiç kimsenin hafızasından uzun yıllar boyunca çıkmayacak.
7 Şubat’ta MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağırılıp tutuklanma girişimi... Arkasından 17 Aralık... Arkasından 25 Aralık... Arkasından 7 Haziran... Ve sonrasında Türkiye’de yaşanan terör sarmalı... Bunların hiçbirine anlam veremedik. Evet, arkasında terör örgütlerinin olduğunu biliyorduk. Farklı farklı terör örgütlerinin isimlerini saydık. Ama hiçbirine gerektiği kadar önem vermedik. Her küçük kazanılan zafer sonrası işimize devam ettik. Olayın vehametini bir türlü anlamadık. Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk davasında çıkanların, çıktıktan sonra bile geçmişi unutmadan verdikleri ifadeleri görmezden geldik. Tehlikenin büyüklüğünü yüzümüze defalarca vurdular. Hanefi Avcı hapisten çıktıktan sonra bile olanların her birini teker teker anlatmaya devam etti.