Arşivin sapı belgenin çöpü
Lise-üniversite yıllarımda birbirinden bağımsız olarak şu iki cümleyi çok duydum: 1- Cumhuriyetin ilanından sonra eşsiz Osmanlı arşivlerimizi kamyonlara yükleyerek ton hesabı Bulgarlara sattık. 2- Kalan...
Lise-üniversite yıllarımda birbirinden bağımsız olarak şu iki cümleyi çok duydum: 1- Cumhuriyetin ilanından sonra eşsiz Osmanlı arşivlerimizi kamyonlara yükleyerek ton hesabı Bulgarlara sattık. 2- Kalan arşivimizdeki bazı belgeleri okutmak için bazan yurtdışından uzman getiriyoruz. Fakat son günlerde Osmanlı arşivlerindeki çok sayıda uzmanın (215) bir açıklama yapılmaksızın çeşitli yerlere dağıtılması çok tartışılıyor. Devletteki yeni yapılanma sürecinden bir çok kurum gibi Başbakanlık Osmanlı Arşivi de nasibini alarak ilgâ edildi ve bu kurumun mensupları da personel havuzuna alındı. Anlaşılıyor ki bunların bir kısmı da çeşitli (alâkasız olduğu söyleniyor) birimlere nakledilmiş. Daha önce Cağaloğlu’nda iken bu alana ilgi duyan insanlar için de bir tür buluşma merkezi hüviyeti kazanan Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kağıthane’ye taşınınca bu özelliğini kısmen kaybetmişti. Son gelişmeler ışığında ‘büsbütün yok mu oluyor?’ endişesi dillendirilmeye başlandı. Özellikle merhum Hasan Celâl Güzel döneminde hızlı bir iyileştirme sürecinden geçerek yükselen ve değer kazanan Arşiv, bugün sadece ülkemiz araştırmacıları için değil, dünyanın her yarindeki araştırmacılar için de parmakla gösterilen bir yer hâline geldi. Tam da bu noktada hikmetini kimsenin anlayamadığı, kimsenin de henüz açıklamadığı bu tasarruf doğrusu şaşkınlık uyandırdı. Arşivdeki bir uzmanın kolay yetişmediğini herkes biliyor.