Bir cisim yaklaşıyor
Meşhur repliktir bilirsiniz: “Üzerimize doğru hızla bir cisim yaklaşıyor. ” Belki de o cismin üzerine binmiş gidiyoruz, bilemiyorum. Seçime yirmi günden az bir zaman kaldı. Onlarca denklem, söylem, tahmin...
Meşhur repliktir bilirsiniz: “Üzerimize doğru hızla bir cisim yaklaşıyor. ” Belki de o cismin üzerine binmiş gidiyoruz, bilemiyorum. Seçime yirmi günden az bir zaman kaldı. Onlarca denklem, söylem, tahmin, hırgür arasında sandığa doğru ilerliyoruz. Kötücül pandoralar yine açılıyor birer birer. Siyasal bir tarafgirliğin ötesine uzanan kirli dil, ‘benim bildiğim düdük ötmedikçe ne yapsan boş’ kaşalotluğu, çeşitli küfür, tehdit ve mide bulandıran başka diskurlarla alanı ufunet tarlasına çevirmeyi sürdürüyor. Sığ mı sığ, cansıkıcı mı cansıkıcı. Sürekli denizi kırbaçlamak nedir ki? Bazıları denizi kırbaçlıyor ve insanlardan oy istiyor. Ne denebilir böylelerine: Yallah okyanusa! Seçimlerde oy verirken temel sâiki nedir vatandaşın? Kişisel ekonomik kıstasları mı, millî bir bakış mı, yoksa ikisinin arasındaki onlarca değişik başka parametreler mi? Hiç ilgilenmeyenler de var siyasetle, sayıları da epey fazla. Bu durumda sandıkta tecellî edecek millî iradenin rengi, tonu nasıl belirleniyor dersiniz? Böyle, daima böyle.