Dünya bazan az gelir bazan çok
Dünyaya gelenin üzerine üzerine gelir bazan Dünya. Bazıları tahammül eder, bazıları edemez. Gençken az gelir Dünya. Nedir ki? Bazan genç der ki “İçindekilerle birlikte dişimin kovuğuna bile yetmez....
Dünyaya gelenin üzerine üzerine gelir bazan Dünya. Bazıları tahammül eder, bazıları edemez. Gençken az gelir Dünya. Nedir ki? Bazan genç der ki “İçindekilerle birlikte dişimin kovuğuna bile yetmez. ” Sonra Hanya’yı, Konya’yı ve Yanya’yı öğretir ona Dünya. Kenya bile karışır bu tedrisata. “Okul sebebiyle eğitimime ara verdim” diyen yazarı da anarak sormak gerekirse çocuklara ve gençlere tedrisat nâmı ve şemsiyesi altında öğretmeye, aktarmaya çalıştığımız şeylerin onlarda neleri açtığı ve neleri kapattığı üzerinde zerre miskal düşünmeli değil miyiz? “Arıza çıktığında psikiyatrlar var azizim” cümlesi ne kadar teselli edici olabilir azizim? Muhtelif alanlarda ahkâm kesenleri de dinliyor gençler, dünyanın öbür ucundaki zekî bir söz veya görselin materyallerine de anlık dikkatlerle eğilebiliyorlar. Ve artık kabul etmeliyiz ki dijital selin önündeki yaprak mı yoksa o selde ilerleyen geminin dümencisi mi olduğunu kolayından anlayamayacağımız bir akış içinde, çok da bulunduğu yerde olmadan akıyor gençlik. Ne ki bazılarına az gelen Dünya bazılarına çok geliyor. Filmlerin, giflerin, binbir yüzlü dijital iletişim yollarının hep birden anlamsızlaşıp kapandığı, anlamsızlaştığı anlar oluyor.