İstanbul’un dışı

Eskiden kısaca taşra denirdi. Birisi size taşradayım diyorsa bu, şehrin yani özellikle de İstanbul şehrinin dışındayım demek isterdi. Yeni Dünya’da bu kullanım ve gerçekliği ne kadar geçerli, bilemiyorum...

Ama hafta sonu önce Edirne’de ve kırlarında geçirdiğim iki gün ve sonrasında Sındırgı’ya uzanıp orada ve sonra Bursa’da geçen zamana bakınca düşünmeden edemedim; Artık İstanbul’da tufaya geliyoruz.

Bahar mevsimindeyiz mâlum.

Gözlerimizin şehirde aradığı ama bulamadığı genişlikler, yeşillikler, ovanın ortasındaki yalnız ağaçlar, ondokuzuncu yüzyıldan kalma muhtelif güzel ve yalnız ve hatta metruk binalar, lezzeti yerinde ve plastik şişelerde satılmayan sular…

İnsanların yüzlerindeki gülümseyişin derinliği. Sokakta, gündelik hayattaki ilişkilerin aldığı biçimler, şehrin akışındaki rahatlık ya da arızalar…Bunların hepsini zihin ister istemez sürekli İstanbulla kıyas ediyor.

Hiç İstanbulla başka bir yer kıyas edilir mi, bu ne saçmalık diyenler olacak. Evet edilmez ama içinde yaşayan insanların gündelik hayatı pekâla kıyaslanabilir.

Şurası çok net; İstanbul’un dışı yani gerek Trakya, gerekse Anadolu insan gibi yaşamak için artık daha avantajlı durumda.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir kalp durdu 02 Nisan 2020 | 110 Okunma İçerisi/dışarısı 28 Mart 2020 | 752 Okunma Bir çocuktan birkaç post çıkarmak 22 Şubat 2020 | 359 Okunma Okulda havlayan bir Fındık 20 Şubat 2020 | 228 Okunma Şifreler deşifreler 18 Şubat 2020 | 207 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar