Lâzamanî

Hava kurşuni mi kurşunî, lodos sert mi sert. Hangi ajansa baksan operasyon ayrıntıları. Böyle bir ortamda her nasılsa sobalı bir atölyeye düştü yolum. Sobanın üzerinde bir bakır kallavi çaydanlık...

Hava kurşuni mi kurşunî, lodos sert mi sert. Hangi ajansa baksan operasyon ayrıntıları. Böyle bir ortamda her nasılsa sobalı bir atölyeye düştü yolum. Sobanın üzerinde bir bakır kallavi çaydanlık hırıltılı buharlar çıkartarak kaynıyor da kaynıyor. Sadece buhar çıkmıyor çaydanlıktan,  atölyeye de mis gibi bir tarçın kokusu yayılıyor. Sobaya iki odun , çaydanlığa üç kabuk daha atılıyor. Nereden bulunmuşsa bulunmuş bir pikabın iğnesi kaldırılıyor ve Münir Nureddin’den Fuzuli’nin o yakıcı mısraları hafifçe yükselmeye başlıyor: “Ruhsarını aybetme…” Ses cızırtılarla perde perde yükselirken biz de içimizin derinliklerine dalıyoruz. Arkadaşın yazdığı hüsn-ü hatt bir lamelifde duruyor. Lâzamanî miyiz yoksa lâmekanî mi, ayırdetmek güç. İçeriye bir çocuk giriyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir kalp durdu 02 Nisan 2020 | 110 Okunma İçerisi/dışarısı 28 Mart 2020 | 752 Okunma Bir çocuktan birkaç post çıkarmak 22 Şubat 2020 | 359 Okunma Okulda havlayan bir Fındık 20 Şubat 2020 | 228 Okunma Şifreler deşifreler 18 Şubat 2020 | 207 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar