Normalleri ayarlama enstitüsü
Normal olmak artık hiç birimizin tahammül edemediği bir duruma dönüştü. Bilinen bir normali tanımlama tekeli, merkezi hadi adını koyalım “Normalleri Ayarlama Enstitüsü” yok. Ama ihtiyaç yok mu, diye...
Normal olmak artık hiç birimizin tahammül edemediği bir duruma dönüştü. Bilinen bir normali tanımlama tekeli, merkezi hadi adını koyalım “Normalleri Ayarlama Enstitüsü” yok. Ama ihtiyaç yok mu, diye sorulursa cevaplar epey değişiklik gösterir. Mimarinin normali nedir mesela? Bu şehirde mebzul miktarda gördüğümüz ve boğucu etkisi sebebiyle görmezden zaten gelemeyeceğimiz fetişik yapılar normalin neresinde? Akmayan çeşmeler normalizasyonu olabilir mi? Otopark meselesinden çıkan cinayetler dizisi artık sosyolojik bir normal olarak telakki edilebilir mi? Trafikte araba içinde her gün üç saat geçirme durumu nereye koyulabilir, ilh… Normal şimdi nerede oturuyor? Herkes için bir normal var mı, yoksa herkesin normali kendine mi? Ortadoğu’nun değişmeyen normalinden, Batının değişmeye veya nihayet ortaya çıkmaya başlayan normaline kadar bölgesel normallere kim karar veriyor, verebiliyor? Tartışmasız bir bireysel normaller listesinin ihdası mümkün mü? Böyle bir liste yayınlansa kaç kişiyi bağlar ya da çözer? Düşününce ne çok münferit vak’a var. Bir almana göre neydi münferit? Olması gerekenden bir fazla olan idi. “Ben farklıyım, iyi değilim belki ama farklıyım” önermesi modernizm değilse neydi sayın birey? Havanlarda asırlardır dövdüğümüz sularda balık yetişir mi? Yetişirse bu balığın ızgarası mı makbûl olur, tavası yahut buğulaması mı? Cam filmi tartışmaları da yapılan açıklamadan sonra yeni bir yöne doğru kıvrılıverdi. Evin yakınındaki liselere kayıt açıklaması ise birden periferideki mahallelerden merkeze doğru bir göçü tetikleyecek gibi duruyor. Oradaki liselere duyulan güvensizlik normal mi? Liseler mi anormal, bakışlar mı? Yapraklar nasıl da hızla ayrılmaya başladı ağaçtan. Rüzgâr da hazır bekliyormuş, düşeni sürüklemekte geleneğe uyarak. Sobalar da yakıldı işte, o eski dumanlar tütmese de.