Süleymaniye’ye giderken
Adamım Süleymaniye’ye doğru yürüyordu. Muhtemelen etekleri kızıl yapraklarla dolu olarak. Vezneciler Süleymaniye arasındaki bütün sokaklardan üniversite öğrencileri akıyordu. Kimi neşeli, kimi somurtkan, kimi...
Adamım Süleymaniye’ye doğru yürüyordu. Muhtemelen etekleri kızıl yapraklarla dolu olarak. Vezneciler Süleymaniye arasındaki bütün sokaklardan üniversite öğrencileri akıyordu. Kimi neşeli, kimi somurtkan, kimi ağır, kimi hercai. Yüksek sesle kahkaha atanları da vardı, kendi içine gömülmüş gölge gibi geçip gideni de. Kimi az önce çıktığı vizede sorulan mirastaki mahfuz hisseyi düşünüyordu, kimi gideceği sinemayı, kimi öğle yemeğini. Yürüyordu adamım, Süleymaniye yaklaşıyordu. Şu gelen filan kürsünün başkanı değil miydi? Yanındaki genç de asistanı olmalı. Genç dedikse o da kırkına merdiven dayamış. Şimdi biraz istidâdı ve hâli vakti yerinde olan maşallah otuzbeşe kadar okuyor.