Otizmin farkında olmak
Nisan ayı içinde otizmi anlamak, otizmden kaynaklanan sorunların çözümü için farkındalık oluşturmak amacıyla tüm dünyada etkinlikler düzenleniyor. Amaç, otizmin erken tanınması, tedavisi ve otizmli...
Nisan ayı içinde otizmi anlamak, otizmden kaynaklanan sorunların çözümü için farkındalık oluşturmak amacıyla tüm dünyada etkinlikler düzenleniyor. Amaç, otizmin erken tanınması, tedavisi ve otizmli bireylerin yaşamını kolaylaştıracak önlemlerin alınması ile ilgili toplumsal bir bilinç oluşturmak.
Otizm, konuşma ve iletişim kurmakta gecikme ve normalden sapma ile kendini gösteren gelişimsel bir hastalık. Belirtiler genellikle yaşamın ilk yıllarında açığa çıkıyor. Aile öncelikle konuşmadaki gecikmeyi fark ediyor. Ancak genellikle bu konuşma gecikmesi aile tarafından önemsenmiyor, ailesel konuşma gecikmesi gibi değerlendiriliyor ve çözüm arayışı işine girilmiyor. Babası, dayısı, teyzesi de geç konuşmuş diyerek zaman kaybediliyor. Oysa konuşmadaki gecikme özellikle dikkate alınması gereken bir belirti.
Otizmde konuşmadaki gecikmeden daha önemli olan ve asla gözden kaçmaması gereken bir belirti ise çocuğun komut almaması. Otizmin en erken belirtisi de denebilir komut almama için. Daha 1 yaşındaki bir çocuk al, ver, otur gibi basit komutları yerine getirebilirken, çocuğumuz basit komutlarımızı almıyor ve sanki duymuyormuş gibi davranıyor ise acilen bir çocuk psikiyatristinden görüş almamız gerekir.
Otizmin zekâ ile direkt bir ilişkisi yok aslında, ancak otizmli çocukların önemli bir kısmında az ya da çok zihinsel gerilik gözleniyor. Bunun yanında zekâ düzeyi ileri olan otistik çocuklara da rastlanmakta. Hastalığın toplumda görülme sıklığı yaklaşık % 1 kadar. Nedeni konusunda yapılan birçok araştırma, hastalığın beyin işlevlerindeki yapısal bozukluktan kaynaklandığını ve genetik geçişin önemli olduğunu göstermişse de, henüz tam bir neden bulunabilmiş değil.
Nedenin kesin olarak bilinememesi tedavi yaklaşımlarını da sınırlamakta. Tedavinin ilk ve en önemli aşaması, ailenin hastalık hakkında doğru bilgilendirilmesi. Oldukça zahmetli olan tedavi sürecinde, gerek tedavinin devamını sağlama, gerekse tedavi içinde aktif rol almada, ailenin uyumu mutlak bir gereklilik. Tanıyı öğrendikten sonra kabullenme sorunu yaşayan, gergin ve beklentisi yüksek ailelerin tedavi ekibi ile işbirliği yapıp, tedavinin bir parçası olmaları hayli güç.
Bilimsel olarak faydası kanıtlanmış en değerli tedavi şekli, davranış programları ve özel eğitim. Amaç önce çocuğu içinde bulunduğu otistik durumdan çıkarıp, ilişki kurabilme ve sosyalleşmesini sağlamak. Daha sonra zekâ düzeyine göre, konuşmadan okumaya kadar geniş bir yelpaze içinde eğitim planlanıyor. Tedavi hayatın her alanında devam etmeli. Bütün bu tedavi çabaları çocuğun yaşadığı çevreye uyumunu artırmaya yönelik olmalı. Bu nedenle aile tedavi ekibi ile çok iyi işbirliği yapmalı ve evde de tedavi programını yürütmeli.