Antep’ten bir yiğit göçtü
Şubat ayı şehitler ayı derler. Çünkü tarihe altın harflerle yazılası nice yiğitler, bu ayda uçmuşlar cennete. İşte 20 Şubat 2018 tarihinde yine bir şehitler ayında bir yiğit göçtü...
Şubat ayı şehitler ayı derler. Çünkü tarihe altın harflerle yazılası nice yiğitler, bu ayda uçmuşlar cennete. İşte 20 Şubat 2018 tarihinde yine bir şehitler ayında bir yiğit göçtü Gaziantep’ten. Evet, şehit olmadı ama şehitlerle beraber olmayı hak edecek bir hayat yaşayıp göçtü bu âlemden. Allah (cc) mekânını Cennet, makamını âli eylesin. Ailesi, yakınları ve tüm İslami camiaya sabır ve metanet versin…
Hacı Ali Çeliker Gaziantep’imizin eşrafından bir insandı. Mektep medreseden çok nasibi olamamış, sadece ilkokul mezunuydu belki. Ama son 50-60 yıldır Gaziantep’ten yetişen mektepli ve medreselilerin, en az yarısında direk veya dolaylı emeği vardı.
Kendisi isalimi ilimlerin, çalışmaların, hatta elifba bulundurmanın, okumanın, okutmanın idamlık suç olduğu bir dönemden geliyordu. Bu nedenle çölde susayan yolcu misali; İslam’ın, ilmin, âlimin, değerini idrak etmiş bir insandı. Dolayısıyla ömrü, İslam’a, Kur'an’a dine, dindara ve ilme hizmetle dolu dolu geçmiş bir insan.
Fakir onunla 1989 yılında Gaziantep’imizin ilk nizami medresesi de olan medresemizi Merhum Seyda Molla İbrahim Halil üstadımla beraber açtığımız yıl tanıştım. Ondan sonra da beraberliğimiz kesintisiz devam etti. 1993 yılında beraberce Bedruddin Ayni Vakfını kurduk. 2002 yılında 28 Şubat sürecinde vakfımız, birçok vakıf veya dernek gibi kapatılıncaya kadar vakfımızın başkanı olarakİslami hizmetlere devam etti.
Bizim vakfımızın başkanı olmakla beraber, herhangi bir vakıf dernek, cemaat cemiyet, bir hizmete davet ettiğinde, zaman, imkân ve fırsat oranında asla hiç kimseye yok demeyen bir insandı. Hatta birçok garip gurebaya şahsi olarak ilgilenmeyi görev addeden bir şahsiyetti. Adeta tek başına bir ümmet…
Kısaca diyebiliriz ki, Gaziantep ve çevresinde; cami Kur’an kursu, medrese, aşevi, yurt, tekke vb. hakka hizmete dair ne varsa, birçoğunda bir şekilde katkısı ve emeği vardı. Bu konuda şu veya bu cemaat, cemiyet ayırt etmezdi. Yeter ki istikamet üzere olduklarına inansın. Tabi tüm bunları elbette körü körüne yapan birisi de değildi. Seçiciydi, emek verdiği yer veya şahısların istikamet üzere olmasına dikkat ederdi.