Kul Hakkı ve Altı Haklar 1
Bir önceki yazımın başlangıç paragrafıyla başlayayım. Allah (cc)'a sonsuz ham ve senalar olsun ki; 9 Eylül 2017 cumartesi günü Gaziantep Selahaddin Eyyubi Camiinde 28 öğrencimizin mezuniyet ve icazet takdim programı...
Bir önceki yazımın başlangıç paragrafıyla başlayayım. Allah (cc)'a sonsuz ham ve senalar olsun ki; 9 Eylül 2017 cumartesi günü Gaziantep Selahaddin Eyyubi Camiinde 28 öğrencimizin mezuniyet ve icazet takdim programı düzenledik. Program gayet coşkulu, heyecanlı ve bereketli oldu. Allah (cc) bu amelimizi ve her amelimizi halisane kendi rızası için eylesin. Ayaklarımızı bu kutlu yolda sabit kılsın.
Allah (cc) bizlere fayda veren ilim ihsan eylesin. Nasip ettiği ilimle bizi faydalandırsın, onunla amel etmeyi de beraberinde nasip eylesin. Öğrenip yaşadığımız bu ilimle, peygamber varisi, rabbani birer İslam davetçisi eylesin. Yaşanmadığımız ilmin bize ne faydası olur ki… Başkalarına anlatılıp öğretilmeyen, hidayetlerine vesile olmayan ilmin de kime ne faydası olur ki. İlmi ölüp gittiğimizde kendimizle beraber kabre taşıyacaksak, niye öğrendik ki…
“Kays bin Kesîr'in rivayetine göre Medine'den bir adam Şam'da bulunan (sahabe) Ebu'd-Derdâ (ra) ya geldi. Ebu'd-Derdâ (ra) adama ‘Buraya seni getiren nedir kardeşim, bir ihtiyacın için mi geldin?' deyince adam ‘Hayır' dedi. ‘Bir ticaret için mi geldin?' sorusuna adam ‘Hayır, diye sordu. Adam gelişini şöyle açıkladı: ‘Resulullah (sav) tan naklettiğin bir hadis olduğunu duydum. Sadece bu hadisi senden talep etmek için geldim' yanıtını verdi. Bunun üzerine Ebu'd-Derdâ dedi ki: “Resulullah (sav) ı şöyle derken işittim:
‘Kim ilim talep etme isteğiyle bir yol tutarsa Allah (cc) ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Melekler ilim talebesinin ilmine hürmeten, ayaklarına kanatlarını sererler. Muhakkak ki âlim için göklerde ve yerde bulunanlar istiğfar dilerler. Hatta denizdeki balıklar bile. Âlimin abide (ibadet eden kişiye) üstünlüğü, ayın (bazı rivayetlerde ‘dolunay halindeyken') diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler nebilerin varisleridir. Zira Nebîler, arkalarında dinar veya dirhem miras bırakmazlar. Onlar sadece ilmi miras bırakırlar. Kim bu mirası /ilmi alırsa, en büyük payı almış demektir.' (Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi)
Kul hakkının ne kadar ağır bir hak olduğunu hepimiz biliriz. Her günahı silen hac ibadeti dahi kul hakkını silememektedir. Şehitlik mertebesi de aslında kul hakkını direk silmemektedir. Ancak dolaylı olarak Allah (cc)'ın lütfu keremiyle araya girerek, hak sahibine özel inamlarda bulunup onun hakkını üzerine almak suretiyle şehidi temize çıkaracağına dair müjdeler var.
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm/hak varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” (Buhârî, Mezâlim 10, Rikâk 48)