Ahmed’imi gördün mü?
Afyonkarahisar’ın Çay ilçesine bağlı Karacaören beldesinde, Ramazan-Emine Olcay çiftinin kapısı çalınıyor. Ramazan Bey, “Hayırdır inşallah” diyerek kapıyı açıyor. Evin...
Afyonkarahisar’ın Çay ilçesine bağlı Karacaören beldesinde, Ramazan-Emine Olcay çiftinin kapısı çalınıyor. Ramazan Bey, “Hayırdır inşallah” diyerek kapıyı açıyor. Evin önünde askeri araçlar, rütbeli komutanlar, muhtar, bazı kamu görevlileri mahzun bir şekilde durmaktadır.
“Baba Ramazan” anlamıştır. Şehit haberi vereceklerdir. Yıkılmıştır. Konuşacak takati yoktur. Sendelemiştir. İki yanından koluna girerler. O, sesi titreyerek sorar:
“Hangisi?”
Cevap yoktur.
“Hangisi?” diye tekrarlar. “Ferhat mı, Fatih mi?”
İki oğlu da askerdir zira. Oğullarından Ferhat, Güneydoğu’da PKK’ya karşı, diğer oğlu fatih El Bab’da IŞİD’e karşı savaşmaktadır.
“Fatih” der, komutan başını öne eğerek. Şehit olan oğlu El Bab’ta savaşan Fatih’tir.
Anadolu, El Bab cehennemine bir evladını daha şehit vermiştir.
Anne Emine Hanım “Guzum, guzum” diye feryat eder. Bu ülkenin guzuları bu ülke topraklarının dışında birer birer düşerken annelere-babalara feryat etmek düşmüştür.
Türk askeri El Bab’ta çok yoğun çatışmalara maruz kalıyor ve cepheden çok kötü haberler geliyor. Ortadoğu coğrafyasından çıkışımızdan 100 yıl sonra birileri bizi Arap Baharı masalıyla aldatarak yeniden bataklığa sapladı ve yalnız bıraktı. Yalnız bırakmakla kalmadı, Rakka’dan ve Musul’dan binlerce IŞİD teröristinin El Bab’a akmasına yol açtı.
Suriye batağından cenaze haberleri acı bir şekilde gelmeye devam ederken, Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı adlı eserinden bir bölümü aktarmak istedim size. Cemal Paşa, 25 bin kişilik askeriyle yaptığı son taarruzda Sina Çölü’nü aşmış ancak Süveyş Kanalı’nda durdurulunca büyük bir hezimetle karşılaşmıştı.