Arap Baharı'nda boğulan çocuklar
Bodrum’da boğulan Aylan ve Galip’in, Kanada’da yaşayan halaları Tima Kurdi, o çocukları boğan bütün sorumlulara haykırıyor: “Ölmeyi hak etmediler, hak etmediler. Daha iyi bir hayat istediler. Böyle...
Bodrum’da boğulan Aylan ve Galip’in, Kanada’da yaşayan halaları Tima Kurdi, o çocukları boğan bütün sorumlulara haykırıyor: “Ölmeyi hak etmediler, hak etmediler. Daha iyi bir hayat istediler. Böyle olmamalıydı. Onların başına gelmemeliydi. 5 yaşındaki yeğenim Galip’in en sevdiği yiyecek muzdu. Babası ‘Şimdi ben kime muz alacağım’ diye ağlıyor.”
Ortada ‘ölü’ olunca kimse sorumluluğu üzerine almak istemez. Bugün de öyle oluyor zaten.
Daha düne kadar Suriye’deki rejime darbe vuracağı düşüncesiyle olabildiğince Suriyelinin Türkiye’ye geçmesini ‘teşvik’ eden Türkiye bile bugün kontrolden çıkan vahim göç dalgası karşısında Suriye topraklarında güvenli bölge oluşumunu istiyor ve bu tablodan Batı’yı sorumlu tutuyor.
Batı ülkeleri ise başta İsveç ve Hollanda olmak üzere ülkelerine gelebilen Suriyelilere her türlü hakkın tanınacağını ilan ediyor. Bu ülkelere göç etmek isteyen göçmenler Yunanistan, Makedonya, Macaristan gibi sınır ülkelerini bir biri ardına ve baştanbaşa yürüyerek geçerek bu sahte ve ‘ulaşılması çok ama çok zor’ pembe tabloların peşinde ölümüne koşuyorlar.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise bütün açık yürekliliği ile “Batı’nın kalbinde taşıdığı gerçek düşünceyi” açıklıyor: “Göçmenler Türkiye’de kalmalı. Orası güvenli bir ülke... Bu göçmen dalgaları bizim Hıristiyan köklerimizi tehdit ediyor.”
Hıristiyan Batı için Müslümanlar (tabi 3 yaşında ölen Aylan da dahil olmak üzere!) bir tehdittir ve onlar Türkiye’de kalmalıdır.