Atatürk’ten barış reçetesi
Suriye politikasında ne kadar vahim boyutta sıkıştığımızı kabul etmeyenimiz yok artık. Suriye’de devlet otoritesi hakimken ‘gül gibi’ korunan sınırımız, göz göre PKK uzantılarına teslim...
Suriye politikasında ne kadar vahim boyutta sıkıştığımızı kabul etmeyenimiz yok artık. Suriye’de devlet otoritesi hakimken ‘gül gibi’ korunan sınırımız, göz göre PKK uzantılarına teslim edildi ve 650 kilometrelik bir sınır hattı artık eşkıyanın elinde!
Dost ve müttefikimiz olan Amerika, üstelik Adalet Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız, MİT Müsteşarımız ve Cumhurbaşkanı Sözcümüz Washington’da iken, YPG’ye daha ağır silahlar vereceğini söyledi.
Yani YPG adım adım ordulaşmaya doğru gidiyor.
Bir yerde ordu varsa devlet de vardır!
Amerika, YPG’yi ordulaştırarak Kürt Devleti projesinde final yapmak istiyor.
Başbakanımız da ‘bu oyunu bozamamaktan’ bahsediyor, “Amerika ile savaşacak halimiz yok” diyor. Oysa bu oyunu bozacak reçeteyi de formülü de Gazi Mustafa Kemal yıllar önce önümüze koymuştu.
Seksen yıl önce imzalanan Sadabat Paktı, Türkiye’nin önüne altın bir kase içinde sunulmuş bir hazine idi ve Türk yöneticilere ‘emperyalizmin oyununa gelerek komşuların içişlerine müdahale edilmemesini’ öğütlüyordu.
1935 yılında İtalya'nın Habeşistan'ı işgali ile Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'in güvenliği tehlikeye düşmesi üzerine Türkiye, tarihten gelen dostluk ilişkilerinin bulunduğu İran, Irak ve Afganistan'la İran'ın başkenti Tahran'da Sadabat Paktı'nı imzalamıştı. (8 Temmuz 1937).