Bayram öncesi Suriyeli dramı
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar akın akın ülkemizi terk etmek istiyorlar. Teknelere dolarak, botlara dolarak azgın dalgalar arasında ölümü göze alarak kaçmaya çalışıyorlar.Ve...
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar akın akın ülkemizi terk etmek istiyorlar. Teknelere dolarak, botlara dolarak azgın dalgalar arasında ölümü göze alarak kaçmaya çalışıyorlar.
Ve ölüyorlar Ege’nin affetmeyen sularında. Çoluk çocuk, kadın erkek yüzlerce kişinin cesedi vuruyor karaya. Balıkçılar, “bu manzarayı gördükten sonra artık balık avlamak istemiyoruz” diyorlar.
Devlet, ölmeyip sağ kalanları otobüslere doldurarak kamplara göndermek istiyor. Tıkış tıkış yığılıyorlar otobüslere. Gitmemek için çırpınıyorlar, bağırıyorlar, çağırıyorlar, polislere yalvarıyorlar; “bizi o kamplara göndermeyin” diye haykırıyorlar.
“O kamplar ölümden beter, ölümü göze alıp tekrar kaçacağız” diyorlar.
Otobüslerin penceresinden beyaz kâğıtlara yazdıkları yazıları gösteriyorlar gazetecilere; “İmdat! Bizi kurtarın!”
“Kurtarın!”
“Kurtarın!”
Yıllar önce Suriye’de iç savaşın ayak sesleri başladığında iliklerine kadar Esad düşmanlığı ile dolu basiretsiz politikacıların emrindeki serserilerin, Halep caddelerinde “korkmayın, Türkiye’ye sığının, yakında Esad rejimi düşecek, sizi kurtaracağız” diyerek Türkiye’ye çağırdığı o sığınmacılar şimdi “bizi Türkiye’den kurtarın” diye bağırıyor.
“Sizi kurtaracağız” diye Fatihliğe soyunanlar şimdi “bizi Türkiye’den kurtarın” diye feryat eden zavallıların seslerine kulak tıkıyor.