Bi dakka

Anayasanın açıkça ve defalarca ihlal edildiği, kanunların, devletin tepesindeki isimler tarafından alenen çiğnendiği bir ülkede, üniversite sınavına girecek gençlerimizi 1 dakika geç geldikleri için sınava almadık.

Topu topu 1 dakika.

Sınav sabahı ben de Zeytinburnu’nda bir lisenin önünde sınava geç kalan bir genç kız ile babasının feryadına yakından şahit olduğum için, bir devletin bürokrasisinin gencecik çocuklara böyle bir zulmü nasıl reva gördüğünü bir türlü anlayamadım.

Bunun adı zulümdür. Başka bir izahı yoktur.

Nitekim sınava geç kaldığı için alınmayan Büşranur Kalaycı, bunalıma girdi ve intihar etti.

Oysa geçtiğimiz yıllarda sınava geç kalan öğrencilere belli limitlerde tolerans gösteriliyordu ve bu durum sınavın gidişatına hiç de etki yapmıyordu.

FETÖ çetesinin yıllar boyu yüz binlerce öğrenciye sınav sorularını önceden vermesine mani olamayanlar, bugün bunun acısını faşizan ve katı kurallarla, çocuklarımız kobay olarak kullanmakla çıkarıyorlar.

Ve sonra da deneme yanılma yöntemiyle, uyguladıkları bu facianın sonucunu görünce vazgeçme sinyali veriyorlar.

Gelen bilgilere göre sınava giremeyen öğrencilere yeni bir hak daha verilecekmiş ve YGS ve LYS’nin gelecek yıldan itibaren, eskiden olduğu gibi yine saat 10.00’da başlaması ve sınav başladıktan 15 dakika içerisinde gelenlerin de eski ismiyle “şaşkınlar sınıfı”na alınmaları öngörülüyormuş.

Tecrübe ve planlamayla değil, deneme yanılma yöntemiyle yapılan icraatlar maalesef faciaya neden oluyor.

Aynı şeyi, ilkokulda okuyan çocuklarımıza 6 yıl önce el yazısıyla okuma yazma öğrenme zorunluluğu getiren uygulamanın kaldırılacağını öğrenerek yaşadık. 6 yıldan beri karga-bucak harflerle okuma yazma öğrenen çocuklarımızı kobay olarak kullanan Milli Eğitim Bakanlığı, uzmanların yaptığı bunca uyarıya hiç kulak asmadı ve nihayet 6 yıl sonra pes etti.

İlkokulda yeniden düz yazıya geçilecek.

Ama “Ba’de Harabel Basra”(Basra, Harap olduktan sonra).