Bu ülkede trafik polisi var mı?
Çocukluğumuzda trafik ışıkları yoktu ve trafik akışını trafik polisleri düzenlerdi. Ne yeşil ışığı bilirdik, ne kırmızıyı. Tabi kâğıt üzerinde vardı ama uygulamada...
Çocukluğumuzda trafik ışıkları yoktu ve trafik akışını trafik polisleri düzenlerdi. Ne yeşil ışığı bilirdik, ne kırmızıyı. Tabi kâğıt üzerinde vardı ama uygulamada büyük şehirler hariç, ülkenin her yerinde trafik polisleri devreye girerdi.
Nüfusun ve araç sayısının hızla artması doğal olarak modern sinyalizasyon sistemlerinin de aynı hızla devreye girmesine yol açtı ve her taraf trafik ışıklarıyla doldu.
Trafik polisinin yani insanın yerini ‘ışıklar’ aldı.
Ancak yaşadığımız trafik yoğunluğu ve trafik sıkışıkları gösteriyor ki, trafik polisinin yani insanın olmadığı yerde trafik sorunlarını çözmek mümkün değil.
Yolda gidiyorsunuz, gereksiz yere dakikalarca yanan kırmızı ışık yüzünden arkanızda yüzlerce araç birikiyor, klaksonlar çalıyor, sinirleriniz geriliyor. Oysa böyle yerlerde bir trafik polisinin görevlendirilmesi hem zamandan gerilimden yana büyük rahatlık sağlayacak.
İstanbul’da yaşadığımız trafik kaosunun ve keşmekeşinin bir sebebi de “sahada trafik polisinin olmaması”.
Hemen her gün her tarafta mesela Beyazıt’ta, Laleli’de, mesela Şirinevler’de, mesela Sirkeci’de, mesela Mecidiyeköy’de, mesela Üsküdar’da ve daha onlarca yerde insana saçını başını yolduran trafik yoğunluğunun sebebi, akışı hızlandırmak için devrede olması gereken trafik polislerinin olmaması.
İnsanları ve yolları rahatlatması gereken trafik polisleri olması gereken yerlerde yoklar ama mesela trafik vakfına ait çekicilerin içinde gün boyu araçları çekiyorlar, ceza yazıyorlar.