Otoriterizme gidiş

Prof. Dr. Ergun Özbudun, anayasa hukuku alanında Türkiye’nin saygın akademisyenlerinden biri. 2007 yılında Başbakan Erdoğan’ın talebi üzerine AKP’nin anayasa taslağını hazırlayan isim. Hatta...

Prof. Dr. Ergun Özbudun, anayasa hukuku alanında Türkiye’nin saygın akademisyenlerinden biri. 2007 yılında Başbakan Erdoğan’ın talebi üzerine AKP’nin anayasa taslağını hazırlayan isim. Hatta Erdoğan’a 'amacınız başkanlık sistemi ise ben bu işte yokum' demiş ve Erdoğan’ın 'kesinlikle böyle bir düşüncem yok' diye cevap vermesi üzerine anayasa taslağını hazırlamış.
Dün Erdoğan’ın dizinin dibinde oturan ve hukuk danışmanlığı yapan Özbudun, bugün ise tam tersi bir tavır ortaya koyuyor
Özbudun Hoca, bugün AKP’nin ve Erdoğan’ın ortaya koyduğu politikalara 'otoriter devlete gidiş' olarak sitem ediyor. “Adım adım diktatörlüğe doğru kayıyoruz” diyor. Bilhassa Anayasa Mahkemesinin son kararına karşı Cumhurbaşkanının ve hükümet üyelerinin gösterdiği tepki karşısında bu hükmü iyice netleştirmiş kafasında Özbudun Hoca. Türkiye’de hukuk devleti kimliğinin rafa kaldırıldığını da söylüyor Prof. Özbudun.
Önce Prof. Dr. Özbudun’un dünkü Sözcü gazetesine verdiği mülakattan kısa bir kesit aktaralım:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın da ifade ettiği gibi yargı kararlarını herkes eleştirebilir ama Sayın Cumhurbaşkanının devletin en yüce makamının temsilcisi olarak böyle bir eleştiriden kaçınması çok daha uygun olur. Ayrıca kendisinin beyanında başka unsurlar da var ki, o sözler sadece Anayasa Mahkemesi bakımından değil, diğer yargı mercileri bakımından da manevi baskı teşkil edecek nitelikte. Örneğin 'alt mahkeme direnmeliydi' diyor. Bunun bir defa hukukta yeri yok.
Çünkü alt mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı direnme gibi bir yetkisi yok. Anayasada açık hüküm var, 153. madde diyor ki: 'Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar.' Bu madde karşısında davayı gören yerel mahkeme zaten aksine bir karar veremezdi. Böyle bir karar vermesi yani tahliyeyi reddetmesi bir cezai sorumluluk doğururdu. Bazı milletvekilleri çok daha ileri gidiyorlar. Bireysel başvurunun tümüyle kaldırılmasını ya da Anayasa Mahkemesinin tümüyle lağvedilmesini ileri sürüyorlar. Bir milletvekili de Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargılanmasını önerdi. Bu tarz beyanlara 'Allah ıslah etsin' demekten başka söyleyecek bir sözüm yok. Buradaki eleştiriler 'Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı' gibi daha ılımlı versiyonları ile de haksız. Çünkü Anayasa Mahkemesi davanın esasına ilişkin bir karar vermemiştir.”

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rum Abdurrahman Atatürk’e karşı! 09 Aralık 2017 | 1.064 Okunma Bir delikten iki defa ısırılmayacaksın! 06 Aralık 2017 | 228 Okunma Zerrab ve ötesi 04 Aralık 2017 | 291 Okunma Kumpas 01 Aralık 2017 | 266 Okunma Esad’la kucaklaşmaya doğru 25 Kasım 2017 | 191 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar