Şiddet ve seçim
Türk insanının sandıktaki değerlendirme kriterleri ile batı insanınınki çok farklı. Bütün kan, şiddet, terör ve kaos ortamı, bu ortamın mimarının oyunu “olağanüstü”...
Türk insanının sandıktaki değerlendirme kriterleri ile batı insanınınki çok farklı. Bütün kan, şiddet, terör ve kaos ortamı, bu ortamın mimarının oyunu “olağanüstü” artırdı. Dünyada bunun örneği yok.
Bir olayı anlatarak konuya devem edelim:
2004 yılının Mart ayında sabah saatlerinde Madrid’de arka arkaya 10 bomba patladı. Madrid’in banliyö trenlerinde meydana gelen bombalar toplam 191 kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişinin ise yaralanmasına sebep oldu.
Tamamı 110 kg dinamitten imal edilen bombaların hepsi, sırt çantalarına gizlenmiş olarak 4 terörist tarafından vagonlara bırakılmıştı. Eylemleri Ebu Hafız El Mesri Tugayları isimli, El Kaide bağlantılı bir örgüt üstlendi
Bu olayı neden mi yazdım.
191 kişinin öldüğü saldırı, seçimlerden 2 gün önce meydana gelmişti. İktidarda Muhafazakâr Hakçı Parti vardı ve bütün kamuoyu yoklamaları yeniden iktidarı alacağını öngörüyordu. Başbakan Jose Maria Eznar seçimi kazanacağından çok emindi.
Ama patlayan bombalar her şeyi değiştirdi.
İspanya halkı, seçime iki gün kala can güvenliklerini sağlayamayan iktidarı cezalandırdı. Sosyalist İşçi Partisi’ni, yüzde 43’le iktidara taşıdı. Eznar’ın partisi yüzde 38’de kaldı.
Türkiye’de ise durum tam tersi oldu. Türk halkı, can güvenliğin sağlayamayan ülkeyi Cizre’de de Ankara’da da sokakta yürünmez hala getiren hükümete tekrar destek verdi.
Bunun mantıklı bir izahı yok. Bunda bir hikmet aramanın da anlamı yok.
Bir ülkede kan gövdeyi götürürken bu tablonun siyasi sorumluları vardır ve seçmen buna sorumlulara bedel ödetir. Olması gereken budur.