Terörle mücadelede hata üstüne hata
Bir özel harekâtçı polisin kamuoyunda büyük yankı uyandıran tespitlerine hükümetten yalanlama gelmedi. Diyor ki özel harekât polisi:“Mesela Sur... Harekât iki taburla başlamış, bir an önce bitirilsin...
Bir özel harekâtçı polisin kamuoyunda büyük yankı uyandıran tespitlerine hükümetten yalanlama gelmedi. Diyor ki özel harekât polisi:
“Mesela Sur... Harekât iki taburla başlamış, bir an önce bitirilsin talimatıyla 18 tabura kadar çıkmış ve 14 taburla bitirilmiştir. Nerede 4 tabur diye sorarsanız, 67 şehit, 500’ün üzerinde yaralı... Ki bu da 4 JÖH taburunun operasyon toplamı eder. Sizi şehitliklerde ve hastanelerde bekliyorlar. Sorabilirsiniz inanmıyorsanız. Gerçi ziyarete gider misiniz oralara bilmiyorum ama... Her gün kararlılıkla eksilmeye devam ediyoruz.”
Bir mahalleyi kurtarmak için 4 tabur zayiat veren bir Türkiye!
67 şehit 500 yaralı veren bir Türkiye!
Önce iki taburla başlıyor operasyon. Sonra tabur miktarı artıyor. Üç,dört, beş…on, on dört oluyor.
Demek ki Genelkurmay, Sur’da operasyona başlarken hangi büyüklükte bir askerle mücadele edeceğine karar vermemiş. Her geçen gün sayı artmış. On dört tabura kadar ulaşmış. Askerin de polisin de şehir savaşına karşı özel eğitim gören birimleri sınırlı sayıda. O halde bu kadar büyük birlikler neden cepheye gönderildi?
Şimdi ise PKK’nın hendek kazarak konuşlandığı mahallelere 100-200 kişilik eğitimli birliklerle girileceği söyleniyor.
İyi de madem bu savaş, az sayıda eğitimli kadrolarla verilebiliyordu, on dört taburu, binlerce asker-polisi daracık mahallelere neden yığdık?
Terörle mücadele, deneme tahtası mı?
Bazı siyasetçiler, taş sütünde taş koymayalım, evleri yerle bir edelim diyor.
Siyasetçiler çok biliyorsalar buyursunlar gitsin kendileri savaşsın.
Terörle mücadelede daha işin başında belirli bir taktik ortaya koyamazsanız ve “deneme yanılma metoduyla” yüksek zayiat oranını görüp, başka bir mücadele konseptine geçerseniz karşınıza çıkan gerçek şu olur:
İnsanların canı, deneme tahtası değildir.