AİHM yolunu YSK mı açtı?
HER sandık sonrası yaşanan seçim hukuku tartışmasının yeni bir boyutuyla karşı karşıyayız. Mühürsüz ve usulsüz oylara ilişkin başvurusunu YSK reddedince, CHP Anayasa Mahkemesi’ne (AYM), olmazsa...
HER sandık sonrası yaşanan seçim hukuku tartışmasının yeni bir boyutuyla karşı karşıyayız.
Mühürsüz ve usulsüz oylara ilişkin başvurusunu YSK reddedince, CHP Anayasa Mahkemesi’ne (AYM), olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götüreceğini açıkladı.
Bu da yeni bir tartışma başlattı.
Çünkü bir seçimde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla AİHM’ye ancak “yasama organı, yani milletvekili genel seçimi” için gidilebilir.
Nedeni de AİHM’nin dayandığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 1 No’lu protokolünün 3. maddesinin şu hükmü:
“Serbest seçim hakkı: Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler.”
Nitekim Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın söz ettiği CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mansur Yavaş’ın başvurusunun reddi de buna dayalıydı.
Yani “yasama organı” değil, “yerel seçim” olduğu için AYM bireysel başvuruyu kabul etmedi.
Çünkü Anayasa ve kanunlar, yerel ve genel seçim ile referandum sandıklarında sağladığı hakları aynı potada toplamış olsa da AİHM konuya sadece yasama organı açısından bakıyor.
Ülkelerin yurttaşlarına tanıdığı ileri hakların, kendisi açısından bağlayıcı olmadığını belirtiyor.
Buradan yola çıkarak yasama organı seçimi olmadığı için referandumla ilgili başvuruyu da AİHM’nin kabul etmeyeceği varsayılabilir.
Bununla birlikte, eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen’in dün Hürriyet’teki makalesinde atıf yaptığı Mc Lean/İngiltere kararından yola çıkarak referandum için de başvuru kapısının aralı olduğu söylenebilir.