'Fırat'tan farkı...
ÖNCE şunu belirteyim, İdlib operasyonunda her şey siyasi otoritenin belirlediği şekil ve kapsamda ilerliyor. Bundan sonrası da böyle devam eder. Ancak kimse İdlib’in Fırat Kalkanı operasyonu gibi olacağını farz etmesin;...
ÖNCE şunu belirteyim, İdlib operasyonunda her şey siyasi otoritenin belirlediği şekil ve kapsamda ilerliyor.
Bundan sonrası da böyle devam eder.
Ancak kimse İdlib’in Fırat Kalkanı operasyonu gibi olacağını farz etmesin; hem saha hem konum hem de içerik olarak daha zor ve bir o kadar da zaman alıcı operasyonun adımı atıldı.
Dolayısıyla sürecin devamı içerideki güçlerin direnişini hangi oranda sürdüreceğine ve ittifaklarının devamına da bağlı.
Türkiye’nin desteğiyle içeri giren Özgür Suriye Ordusu güçlerinin göstereceği dirayet ve Ahrar-uş Şam, Feylak el Şam gibi dost güçlerle koordinasyonu da hepsinden çok daha önemli...
Sahadan dün gelen haberler, Türkiye’ye açılan Bab el Hava Kapısı ve çevresinin Fırat Kalkanı bölgesinden gelen 2 bine yakın ÖSO bileşenlerinden “Hamza Bölüğü”nün kontrolüne geçtiği yönündeydi.
Kendisine karşı başlatılan harekâta El Kaide/Nusra kökenli Heyet Tahrir-i Şam (HTŞ) güçlerinin karşılık verdiği, Hamza Bölüğü’nün bir tankının hedef alındığı, ancak fazla direnemeyip geri çekildiği de bölgeden aktarılan haberler arasındaydı.
Bölge üzerine çalışmalarıyla tanınan Oytun Orhon ve Doç. Dr. Serhat Erkmen’in de dün altını çizdiği gibi operasyonun ilk aşamalarında çok yüksek oranlı bir çatışma öngörülmüyor.
Bunun nedenlerinin başında bir süredir liderleri vurulan, içindeki bileşenleri terk eden HTŞ’nin bazı bölgelerden kendi rızasıyla geri çekilmesi yatıyor.
SONA DOĞRU ARTAR
Ancak şurası da görülüyor ki El Bab’dan farklı olarak operasyonun orta ve sonuna doğru şiddetlenecek; bu seviyede kalmasının olanağı yok.
Nedenleri de oldukça fazla.
Örneğin, HTŞ’yi DEAŞ’tan ayıran en önemli farklardan biri, Afganistan, Irak, Suriye ve Lübnan’da uzun süredir eli silah tutan savaş kabiliyeti olan kişilerden meydana gelmesi.