İlk hedef Arap Bölgeleri… Arap kentleri Resulayn'a TSK, Tal Abyad'a ÖSO yığınağı…
Uzun süredir planlaması yapılıyor ancak tam adım atılacağı sırada ABD'nin, "Siz durun, sorunu çözüyoruz" yaklaşımıyla karşılaşılıyordu. Menbiç'te verilen sözün yerine...
Uzun süredir planlaması yapılıyor ancak tam adım atılacağı sırada ABD'nin, "Siz durun, sorunu çözüyoruz" yaklaşımıyla karşılaşılıyordu. Menbiç'te verilen sözün yerine getirilmemesinden tutun da Fırat'ın doğusunda yer alan bölgelerden Türkiye'ye taciz atışlarına kadar her bir adımda bu durumla yüz yüze kalındı. Yetmedi, taciz atışına anında misliyle yanıt verdiğinde de karşısında YPG ile birlikte devriye atan ABD güçlerini buldu. Ankara önce sorunu diplomatik zeminde çözmek istedi, tepkisini aynı yoldan gösterdi. DUMFORD'UN SÖZÜ TAŞIRDI Ancak ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'un Washington Post etkinliğindeki sözleri Ankara için son damla oldu: "(YPG bölgesinde) 35 bin ile 40 bin yerel gücün eğitilmesi ve istikrarı sağlamak üzere donatılması gerektiğini tahmin ediyoruz..." Bu gücün de bölgedeki DAEŞ ile mücadele edeceğini ileri sürdü. Oysa bu sözlerden birkaç saat önce ABD Başkanı Trump, "30 gün içinde bölgedeki tüm DAEŞ unsurlarının temizlenmiş olacağını" açıklamıştı... Ankara açıklamalar bir yana, 20 bin TIR silah yardımını ve özerk bölgeden, devletleşme çabasına yönelme eğilimini görünce düğmeye basma kararı aldı. Zaten öncesinde yaşanan gelişmeler de bu noktaya getiren nedenler arasındaydı... RUSYA'NIN DESTEĞİ Hatta Suriye sahasında birlikte hareket ettiği Rusya'dan da bu konuda ciddi destek buldu. Soçi Zirvesi sonrası Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un, "Suriye'nin bütünlüğüne yönelik ana tehdit Fırat nehrinin doğu yakasından yükseliyor" sözü de bunun en önemli kanıtıydı. ABD'nin bir yandan Ankara'yı oyalarken diğer taraftan da YPG/PYD'yi koruma amaçlı gözetleme kuleleri oluşturma kararı da sıkıntıyı artırdı. Bunun Türkiye'yi değil, PYD'yi koruma amaçlı olduğu ve sınır belirlemeyi amaçladığı kanısına neden oldu. YPG'NİN YANIBAŞINDA Öyle bir "kör göze parmak" noktasına geldi ki, Türkiye ne zaman karşılık verse, ABD güçleri anında YPG'nin yanında boy gösterdi. Bu sürece ilişkin ORSAM'dan Oytun Orhan'ın yayınlanan makalesindeki çok iyi bir çalışma, tüm gerçeği ortaya koyuyor: "TSK ve ABD ordularının Münbiç'te ortak devriye yürüttüğü sırada ABD ordusuna bağlı asker ve zırhlı araçlar Ayn al Arap (Kobane) merkezinde YPG ile birlikte devriye görevi yerine getirdi. ABD bu hamlesi ile TSK'nın top atışlarını engellemeye çalışsa da Türkiye 3 Kasım 2018 tarihinde Tel Abyad'ı hedef aldı. ABD askerleri bunun üzerine Tel Abyad'da devriye görevi icra etti. 5 Kasım 2018 tarihinde ise ABD ordusuna ait unsurlar Kamışlı'nın batısında yer alan Derbesiye'de YPG unsurları ile devriye gerçekleştirdi..." Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri durmadı, sıralı olarak, Ayn el Arap (Kobane) bölgesindeki Zur Magar, Eşme, Çarıklı, Selim ile Tel Abyad'a bağlı Selip Kıran, Til Fender, Susik ve Yabise köylerini bombalamaya devam etti. Bu da ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in Ankara'ya gelerek durumu ele almasına yol açtı. Ancak Ankara, Jeffrey'e de tutumunu açık gösterdi ve Fırat'ın doğusuna girme konusundaki kararlılığını sergiledi. İŞTE YIĞINAK YAPILAN YERLER Ankara bu kapsamda, yerleşimlerin tamamlanmaya başladığı, yerel polis güçlerinin oluşturulduğu Fırat Kalkanı bölgesinden 1200 Özgür Suriye Savaşçısını çekti ve Tal Abyad'ın hemen karşısındaki Akçakale'ye yerleştirdi. Bununla kalmadı, Suriye sınırının sıfır noktasındaki Rasulayn'ın (Ras Al-Ayn/Sere Kaniye) tam karşısında yer alan Ceylanpınar bölgesine de TSK yoğun birlik takviyesi yaptı. Sınırın sıfır noktasındaki Resulayn ve Tal Abyad'ın özelliği, PYD'nin hakim olmasından önce Arap nüfusun bu kentlerde yaşıyor olması ve ÖSO'ye sıcak bakması... Bir diğer özelliği ise TSK'nın ABD'nin bölgedeki güçlerinin yanı sıra Suriye Demokratik Güçleri içindeki Arap unsurları da katarak Rakka'daki DAEŞ ile mücadele programının Tal Abyad üzerinden yapılacak olmasıydı. ABD son anda bu plandan vazgeçmişti. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu bölgeden içeri girişe ilişkin tüm askeri planlaması elinde bulunuyor. KANTONLARI KOPARACAK TSK'nın bu iki noktadan girmesinin hepsinden çok daha ileri bir başka anlamı daha var. O da Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile Afrin'in, Kobani kantonundan koparılması gibi; bu iki bölgeden yapılacak operasyon da Kobani'yi doğudaki Cezire kantonundan koparmış olacak. Tam anlamıyla devletleşme hareketine büyük bir kama sokacak; Türkiye'nin Suriye sahasındaki hakimiyetini artırırken, YPG bütünlüğünü parçalamış olacak... Rakka'ya kadar da coğrafi üstünlüğü ele geçirecek... Peki ABD güçleri daha önce olduğu gibi karşısına çıkarsa... Ankara operasyonu açıklayarak göstere göstere yapmasının gerisinde de bu yatıyor. Tal Abyad ve Resulayn bölgesinde ABD'nin üssü ve yoğun askeri varlığı bulunmuyor, bu da TSK'nın elini rahatlatan bir başka unsur olarak görülüyor. Ankara operasyonda kararlı gözüküyor; ABD'den gelecek yanıtın bu süreci ne şekle dönüştüreceği ise şu aşamada bilinmiyor. *** İttifaklar tamam...