Bahis!
Habertürk Gazetesi Yazarı Muhsin Kızılkaya’nın bugünkü (10.04.2022)''Bahis!’’ başlıklı yazısı.
Birisiyle bir konuda bahse girmenin, başka bir deyimle iddiaya tutuşmanın en kışkırtıcı, en tahrik edici yanı, o bahis sonucunda kazanılacak olan ödül değil, bahsi kazanmanın kendisi, yani verdiği hazdır. Bahsi kazanmak dünyanın hiçbir ödülüyle ölçülecek bir şey değildir. Üstün gelmenin hazzı mı, haklılığını ispat etmenin gururu mu, bilgisini ispatlamanın sevinci mi, karşısındakinden üstün olduğunu ele güne göstermek mi bilmem, birisiyle bir bahse girer de onu kazanırsanız dünyanın en mutlu kazananı, onu kaybederseniz dünyanın en mutsuz kaybedenisiniz.
Egoların çarpışmasıdır bahis.
Edebiyat tarihinin en meşhur “Bahis” hikayesini aynı adla Çehov yazmıştır. (Nuri Bilge Ceylan’ı ziyadesiyle etkilemiş olan yazar…) Çok katmanlı bir hikayedir “Bahis”.Birkaç değişik biçimde okunabilir. Ne yana çeksen gelir, hangi okuma biçimine tabi tutarsanız o yönden istediğiniz sonuca ulaşma imkanı verir size hikaye... Zor zamanlarımda, çaresizlik anlarında, imkansızlıklardan imkan yaratma ihtiyacı hissettiğim anlarda açar okurum, her defasında iyi gelir.
Hikayeyi elimden geldiğince özetlemeye çalışayım yazarın izniyle.
İhtiyar bir bankerin evinde günün birinde bir grup entelektüel ölüm cezası üzerine tartışmaya başlarlar. (Entelektüellerin işi bu!) Grubun önemli bir bölümü ölüm cezasına karşıdır. İçlerinden bazıları da ölüm cezası yerine ömür boyu hapisten yanadır, zira ölüm cezası hem ahlaka aykırı hem de Hıristiyan bir devlete yakışmaz!