Bayram günü, gözünüzün önünde, sizin hiç babanızı öldürdüler mi?
Benimkini öldürdüler.Kendime geldiğimde anneme, kız kardeşlerime baktım ve o saat yaşlandım.“İnsan babasını kaybettiğinde, çocukluğunu da kaybedermiş” çünkü.***Bayram...
Benimkini öldürdüler.
Kendime geldiğimde anneme, kız kardeşlerime baktım ve o saat yaşlandım.
“İnsan babasını kaybettiğinde, çocukluğunu da kaybedermiş” çünkü.
***
Bayram günüydü.
Gözlerimi açtığımda, babamın sesi geldi önce kulağıma, banyoda tıraş oluyordu:
“Samet, oğlum kalkmadın mı hâlâ? Birazdan misafirler gelecek, hadi...”
Belli ki annem daha önce aynı sözü birkaç kez tekrarlamış ama benim gibi 12 yaşına gelmiş erkek çocuklar, daha buyurgan bir ses beklerler; o da babanın sesidir.
Ona “buyurgan” dediğime bakmayın, babamın sesi en az annemin sesi kadar şefkatli gelir bana.
Kendimi bildim bileli hep babamın sesiyle uyandım. Hayır, beni çağıran sesiyle değil, okuduğu kelamın sesiyle... Babam dindar bir insandı, babasından geçmişti, Kuran’ı erken hatmetmiş, kendini bildi bileli sabah namazından sonra uyumaz, Kuran okurdu.
Namazını kılar, rahleyi önüne çeker, yüksek sesle okumaya başlardı.
Allah’ım nasıl bir tilavetti o öyle! Uykunun en derin yerine kutsal kelamın büyüsü akar, beni bir melek kanatlarına alır, uçurur, bir yere getirdikten sonra gözlerimi açardı. Bir siluet olarak belirirdi önce babam, Allah’ın huzuruna diz kırmış önünde rahle, kelama bulanmış, adeta bir top nur olmuş, öyle çıkardı karşıma.
Bu hal, hayatın hayat olduğunu anladığım günden beri tekrarlandığı için, babam okuduğu surenin hangi ayetindeyse gözlerimi açar açmaz içimden ona eşlik etmek gelirdi. Dinleye dinleye, her sabah onunla uyandığım için kutsal kelam bilinçaltıma yerleşmişti, onu ezbere biliyormuşum gibi geliyordu bana.
***
Çabucak fırladım yataktan. İçim içime sığmıyordu. Pencereden baktım, dışarıda “Yaşasın hayat” diye bağıran bir hava vardı. Govend Dağı tepemizde, karşıki yamaçlar yeşille sarmaş dolaş, bir tek cennet kuşlarının sesi eksikti.
Şemdinli çoktan bir bayram sabahına uyanmış, sanki bayrama en geç kalan bendim.
Evin içi panayır yeriydi.
6 kız kardeşimin 6’sı da çoktan giyinmiş, herkes bir şeylerle meşguldü.