Britanya Kraliçesi'nden Osmanlı Sultanına paha biçilmez hediye!
Habertürk Gazetesi Yazarı Muhsin Kızılkaya'nın bugünkü (28.09.2022)''Britanya Kraliçesi'nden Osmanlı Sultanına paha biçilmez hediye!'' başlıklı yazısı.
İzmir'de hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan YKY'nın mağazasına girdim. Orhan Pamuk'un "Uzak Dağlar ve Hatıralar" kitabını aldım; yanına Nurullah Ataç'ın yeni çıkan "Ne Yalan Söyleyeyim" adını verdikleri denemelerini ekledim, kasada ödeme yaparken, tezgahın arkasında, kasiyerin solunda bir rafa dizilmiş kitaplardan birisinin sırtındaki adı çarptı gözüme; Gerald Maclean, "Doğu'ya Yolculuğun Yükselişi"...Kitabı işaret ederek; "Şu kitaba bakabilir miyim?" dedim, kadın alıp uzattı, adının altında "Osmanlı İmparatorluğu'nun İngiliz Konukları (1580-1720)" yazıyordu, gerisine bakmadım, "bunu da alıyorum" dedim. Bir kahveye oturdum. Kitabı açtım. "Dallam'ın Orgu: Deniz Yoluyla İstanbul, 1599" başlıklı Birinci Bölümü'nü okumaya başladım.
“İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir” diye bir söz var ya; benimki de o hesap… Britanya Kraliçesi öleli beri İngilizlerin Ortadoğu’ya gelmelerine dair bir şeyler yazıp duruyorum. İşte bir hikaye daha gelip beni bulmuştu.
Demek ki Bizim İngilizlerle olan maceramız yüz yıllık bir macera falan değilmiş. Adamlar tam 400 yıldan beri bizimle yakinen ilgileniyorlar. Ama nasıl olduysa, yüz yıl önce adamlar Anadolu’yu “kendilerine bir genesis bulsunlar diye” Almanlara terk etmiş, Anadolu’nun dışında kalan topraklarımıza göz dikmişler. Bunun macerasını geçen haftaki yazımda Gertrude Bell portresinden yola çıkarak yazdım, bugün ise Kraliçeleri Birinci Elizabeth’in Sultan Üçüncü Mehmed’e gönderdiği, “şeytan işi, akıl almaz marifetleri olan mekanik orgun” hikayesini anlatacağım.
Efendim yakın zamanda, oğlunu incir gibi yaşlandırdıktan sonra ölen Britanya Kraliçesi İkinci Elizabeth, Birinci Elizabeth’tan tam dört yüz sene sonra yaşamış. “Bakire kraliçe” derler namına, el değmeden gitmiş öbür dünyaya, bu yüzden İkincisinin “ağa anasıdır” diyemeyiz kendisine. Ama “Elizabeth dönemi” diye bir dönem yaratmış, William Shakespeare’le aynı döneme denk gelir, hatta üstadın İngiltere ile Avrupa arasındaki ticareti anlatan “Venedik Taciri” oyununun yazılmasında bile onun yeni pazarlar bulma zekasının etkisi olduğu söylenir.