DEP’ten HDP’ye dokunulmazlıklar!
1994’te DEP’lilerin Meclis’ten “atılmasıyla” bugün birçok partiden milletvekilleriyle birlikte bazı HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması apayrı şeylerdir. Biri siyahsa...
1994’te DEP’lilerin Meclis’ten “atılmasıyla” bugün birçok partiden milletvekilleriyle birlikte bazı HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması apayrı şeylerdir.
Biri siyahsa, öteki beyazdır.
Dolayısıyla bugün, birilerinin iddia ettiği gibi ne tarih tekerrür ediyor, ne de Kürtler Meclis’ten atılıyor.
***
1994’te DEP’liler Meclis’ten atıldığında, bu memlekette henüz Kürt’e “Kürt”denmiyordu. Birisine “Kürt” demek için “Kuzey Irak’ta yaşayan peşmergelerin Türkiye’deki akrabası” deniyordu. Kürtçe kitap, dergi, gazete çıkarmak yasaktı. Bu yasağı delen yayınevleri mahkemeye veriliyor, Kürtçe kitap satan kitapçıların kafasında o kitaplar parçalanıyordu.
Kürtçe radyo-televizyon yayınları o kadar yasaktı ki, damlarına çanak anten takıp yurtdışında yayın yapan Kürtçe kanalları seyredenlerin çanakları sökülüyor, çanlarına ot tıkanıyordu.
Arabalarda bile Kürtçe müzik dinlemek yasaktı; hele Şivan Perwer... Kontrol noktalarına yaklaştıklarında sürücüler Kürtçe kasetleri çıkarıp hemen Türkçe bir kaset takıyordu.
Faili meçhuller çağıydı. Örgüt mensubu olduğundan kuşku duyulan kim varsa ensesine tek kurşun yiyordu.
Sokaklar tekin değil, herkes akşam saat sekizde evine kapanıyordu.
Meclis’te bir Kürt milletvekilinin iktidar partisi sıralarına parmağını sallayarak değil, “Sayın Öcalan ve PKK gerçeğini kabul etmek zorundasınız” diye bas bas bağırması, içlerinden birisinin çıkıp, mesela Leyla Zana gibi “Bu yemini Türk ve Kürt halkının kardeşliği için ediyorum” demesi bile bağışlanmaz bir suçtu.