Diyarbakır uçağında!
Bu yazıyı Ankara- Diyarbakır uçağında yazıyorum.Diyarbakır’a, 15 Temmuz’dan beri yurdun dört bir yanında tutulan “demokrasi nöbeti” için gidiyorum.15 Temmuz darbe girişiminden, hayatımızın o...
Bu yazıyı Ankara- Diyarbakır uçağında yazıyorum.
Diyarbakır’a, 15 Temmuz’dan beri yurdun dört bir yanında tutulan “demokrasi nöbeti” için gidiyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden, hayatımızın o en uzun, en karanlık gecesinden bugüne, hemen hemen her siyasi görüşten, her etnik aidiyetten, her inançtan herkes “demokrasi nöbetinin” bir nöbetçisi olmak için şehir şehir, kasaba kasaba koştu meydanlara.
20 günden beri şehir meydanlarında toplanan kalabalıklar, siyasi fikirlerini, aralarındaki her türlü “ayrılığı” evde bırakarak koşuyorlar o meydanlara.
Bugün İstanbul Yenikapı’da bu büyük nöbet, müthiş bir birlik ruhu içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin de katılımıyla belki de Türkiye tarihinin en büyük mitingine dönüşecek.
***
Bu gece (cumartesi gecesi) aralarına katılacağım Diyarbakır’daki yurttaş kalabalığının önemli bir kısmı Kürtlerden müteşekkil olacak.
Hepsinin elinde aynı bayrak, dudaklarında aynı dua olacak, biliyorum bunu.
Herhangi bir Kürt liderinin çağrısıyla değil, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla toplanıyorlar Kürtler de şehir meydanlarında her gece.
Diyarbakır’da, Van’da, Muş’ta, Bingöl’de, şehir unvanı elinden alınmak üzere olduğuna bakmadan, haksızlığa uğradığını düşünmeden, kendi derdinden çok memleketin derdine yanan mesela benim şehrim kimsesiz Hakkâri’de...
***
Aslında, daha önce de birileri onları davet etmişti bu meydanlara...
Hendeklerde debelenenler için, özerklik, özyönetim için “direnişe” çağırmışlardı.
Ama kimse evinden çıkmadı.
Kimse yüz vermedi onlara.
Kimse kulak asmadı bu davete.
Kimse bunlara uyup “Haydi yiğitler fırsat bu fırsattır, çıkıp demokratik özerklik ilan edelim” diye fırlamadı meydanlara.
***
Ama eğer 20 günden beri dindarlar dudaklarında dualar, ateistler ellerinde pankartlar, Kemalistler ellerinde Mustafa Kemal’in posterleri, Aleviler dudaklarında deyişler, Ezidiler ellerinde bendirler, Süryaniler dudaklarında şarkılar, bütün bir halk ellerinde bayraklarla bu meydanlardaysa, bu meydanlarda sabahlara kadar örneğin Kürt kadınlarının allı güllü fistanlarının renkleri Türk bayrağının kırmızı beyaz rengiyle hemhal oluyorsa, bu ülkenin birliğine halel gelmeyeceğine gönül rahatlığı içinde bir kez daha inanabiliriz artık.