Edepsiz şairin ölümü!
Ölüm, kusurlarımızı örten yegane şeydir.
Yaşarken ne kadar sevmezsek de, kendimizden uzak saysak da, eğer ölen kişi kıymetli birisiyse ve kıymetli olduğunu göstermek istemiyorsak yaşarken ona (kimi zaman kıskançlıktan, kimi zaman şımarmasın diye, çokça da siyesi sebeplerden), öldükten sonra o kişi bu kez gereğinden fazla bir “kıymete” biner. (Siz siz olun, “önemli kişi olmak için değil, kıymetli kişi olmak için yaşayın” demişti Çetin Altan bir yazısında.)
Ölüm, cinayet sonrasında ağzımıza takılan bir susturucudur. Bu yeni durum mevta için bir şey ifade ediyor mu hiçbirimiz bilemeyiz ama eğer hemen hemen hepimiz ölen kişinin arkasından güzel şeyler söylüyorsak, o kişi artık hepimiz için ortak bir “kıymet” haline gelmiş demektir.
Gurur duyarız artık onunla.
O yüzden bazen teşekkür edesim geliyor ölüme.