"Köprü yapmayı meleklerden öğrendik!"

Habertürk Gazetesi Muhsin Kızılkaya'nın bugünkü (03.04.2022)"Köprü yapmayı meleklerden öğrendik!" başlıklı yazısı.

Bazı çeviri şiirler okurken, o şiirin yazıldığı asıl dili merak eder, büyük bir iştahla o dili öğrenme isteği uyanır içimizde. Bazı romanları okurken de öyle; okuduğumuz romanın geçtiği mekanı merak eder, bir an önce oraları gezip görme isteğiyle yanıp tutuşuruz.

Hafız’ı her okuyuşumda Farsçayı; Goethe’yi her okuyuşumda Almancayı bilmediğime hayıflanırım. Birçok romanın geçtiği mekanı merak etmişim ama en çok İvo Andriç’in “Drina Köprüsü”nü okurken olmuştu; bir an önce kalkıp Drina nehrinin geçtiği o coğrafyaya gitme isteği uyanmıştı içimde.

Ama nerde, o zamanlar Edirne’ye bile gitmem mümkün değildi.

Drina nehrinin üzerindedir köprü. Koca Sinan’ın eseridir. Onbir gözlüdür. Köprüyü 1577 yılında Sokollu Mehmet Paşa yaptırmış Mimar Sinan’a.

İvo Andriç denilen Sırp romancının aklına günün birinde sağlam bir fikir düşer. Balkanlar dünyanın en tuhaf bölgelerinden birisidir. Birbirinden farkı diller konuşan, farklı inançlara sahip, gelenekleri farklı bir yığın millet bir arada yaşıyor orada. Yaşamak denecekse tabi. Çok uzun yıllar birbirinin kanına ekmek doğrayıp yemişler.

Büyük romancının aklına gelen fikir ise kendi deyimiyle şöyleydi:

“Birlikte geçirilen bir felâket kadar insanları birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur.”

Bilirsiniz, bütün büyük romanlar, tek cümlelik sağlam bir fikirden doğmuşlar.

Felaketler; Balkan coğrafyasına din, dil, ırk ayrımı yapmamış tarih boyunca, herkesi önüne katıp sürüklemiş. O halde yukarıdaki cümleden muhteşem bir roman çıkabilir. Çıktı da… “Drina Köprüsü” romanı 1945 yılında, İkinci Cihan Savaşının hemen bitiminde yayınlanır. Yazarı 1961 yılında da Nobel’le mükafatlandırılır. Kitabın başkahramanı bir insan değil, Drina nehridir. Nehir, günümüzde Bosna Hersek-Sırbistan sınırını çizerek, Balkan coğrafyasının kuzey kesiminden bir yılan gibi kıvrılarak iner, uzunluğu 346 kilometredir.

İşte bu nehrin içinden geçtiği coğrafyada yaşanan felaketleri kendine mesele yapan İvo Andriç, “insanları birbirine bağlayan felaketleri” anlatırken romanında 450 sene öncesine de gider.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Cemaziyelevvelini bilmek! 28 Mayıs 2023 | 816 Okunma Nuri Sesigüzel'in türkü söylediği yıllardı! 24 Mayıs 2023 | 584 Okunma Çehov ile Yakup Kadri ne yapmak istedi? 21 Mayıs 2023 | 840 Okunma Yaşadığım yere bahar yeni geldi! 17 Mayıs 2023 | 607 Okunma "Akıl Defteri"ne düşen hatıralar 14 Mayıs 2023 | 356 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar