Rahatını kaçırmayan aydın ya da Bediüzzaman'ın odası!
Habertürk Gazetesi Yazarı Muhsin Kızılkaya'nın bugünkü (29.05.2022)''Rahatını kaçırmayan aydın ya da Bediüzzaman'ın odası!'' başlıklı yazısı.
Hikmet dolu, duyanlar, okuyanlar ders alsın, ders alsın da o dersi kendine rehber yapsın; insanı bulunduğu yerden alıp gizemli bir diyara, bilmediği bir yere, çocukların rüyalarında gördüğü, büyüklerin hayalini kurduğu masal ülkesine, sadece seyyah çarıklarının bastığı altın kubbeli, çeşmelerinde şerbet akan çok uzak şehirlere götüren büyülü hikayelerin müptelasıyım çocukluğumdan beri. Okuduğum her kitapta böyle bir hikaye çıksın karşıma isterim.
Doğu anlatılarında bu hikayeler o kadar çok ki...
Bir köye gidip, köyün suyundan içen herkesin delirdiğine şahit olan, bir süre debelendikten sonra çaresizce o sudan içip köydeki herkese benzemek için delirmeyi göze alan adamın hikayesini mi; padişahın düzenlediği en güzel resim yarışmasında karşı karşıya gelen iki ressamın aralarına çekilmiş bir perdeyle yarışmaya girmeleri üzerine, birisi şahane bir manzara resmi yaparken ötekinin onun tam karşısına bir ayna asması hikayesini mi; Hazreti Yakup’un Azrail’den, “Canımı almaya gelmeden önce haber ver de ölüme hazırlanayım,” demesinden bir süre sonra Azrail gelince Yakup’un “Hani haber verecektin” diye sorması üzerine, “Sana tam üç haberci gönderdim ya Yakup, fark etmedin; saçların ağardı, bedenin zayıfladı, belin büküldü” demesini mi; yoksa “Mesnevi” ve birçok kitapta geçen, birçok mecliste anlatılan şu hikayeyi mi istersin?