Şehirler ve "kanaat önderleri"
Habertürk Gazetesi Yazarı Muhsin Kızılkaya'nın bugünkü (30.03.2022)''Şehirler ve "kanaat önderleri" başlıklı yazısı.
“Kanaat önderinin” ahalisinden kalabalık olduğu bu şehre her gelişimde şehir, başka bir veçhesini gösteriyor bana. Bu kadar küçük bir şehrin veçheleri farkı olsa ne yazar diyebilirsiniz, hepi topu avuç içi kadar küçücük bir yer. Öyle demeyin! Bir yığın insanın üst üste alt alta yaşadığı bu küçük şehirde o kadar büyük sosyolojik değişimler yaşanıyor ki, derinine indikçe karşılaştığınız şeyler bazen gülümsetiyor sizi bazen de canınızı yakıyor, ağlamak istiyorsunuz.
Şehirleri dizayn etmek insanın elinde… Bir plan yaparsınız, o plana uygun bina inşa edersiniz, yollar parklar yaparsınız, sakinlerinin rahat nefes alabilecekleri kanallar açarsınız, kağıt üstünde her şey mükemmel görünür, olur size şehir.
Ama onun içine insan yerleştirmek… O insanların bir “şehir kültürünü” benimsemelerini, içselleştirmelerini beklemek… İşte o meşakkatli bir iştir. Kağıt üstünde çizdiğiniz plana benzemiyor insanın planlamasını yapmak… Bir kere insan “mühendisliğe” gelen bir yaratık değil. Siz ona uygun bir yerleşim yeri planlarsınız o gelir, oraya yerleşir, kendi bildiğini yapar yine de.
Yıllar önce bir kez bu şehre geldiğimde, o zamanlar burada belediye başkanlığı yapan bir arkadaşım anlatmıştı. İki komşu yaptıkları evler yüzünde tartışmış, hatta kavga etmiş, aralarındaki husumeti gidermek için de belediye başkanına gelmişler. Anlaşamadıkları nokta şu. Biri iki katlı bir ev yapmış, bitirmiş. Bitişindeki komşusu da aynı şekilde iki katlı bir ev yapmış, üçüncü katı da komşusunun çatısının üstünden genişleterek dört katlı büyük bir binaya dönüştürürken komşusu itiraz etmiş, “benim evimin üstünden geçerek o alana kat çıkamazsın” demiş, tartışmanın neticesinde evinin üstünden bina yükselten komşu, iki katlı evi olan komşusuna demiş ki: