Altın kenef
İngilizler'in "İkinci Dünya Savaşı'nın büyük kahramanı" kabul ettikleri eski başbakan Winston Churchill'in ailesine ait olan Blenheim Sarayı'ndan dün 18 ayar som altından bir klozet çalındı. "Klozet" denen şey...
İngilizler'in "İkinci Dünya Savaşı'nın büyük kahramanı" kabul ettikleri eski başbakan Winston Churchill'in ailesine ait olan Blenheim Sarayı'ndan dün 18 ayar som altından bir klozet çalındı. "Klozet" denen şey mâlûm, oturarak def-i hâcet etmeye yarar ve Türkçesi "alafranga kenef"tir! Ama artık kibarlaşıp modernleştiğimiz ve çağdaşlaşma aşkı ile eski kelimeleri kullanmamaya da özen gösterdiğimiz için, asırlardan buyana telâffuz ettiğimiz "kenef" sözünü terkettik! "Kenef"in yerine bir ara eskisi gibi "helâ" demeye devam ettik, zaman geçti, "helâ"yı "tuvalet" yaptık, cinsine göre "alaturka" ve "alafranga" diye tasnife tabi tuttuk, "memşâ"yı, "müsterâh"ı, vesaireyi unuttuk, alafranga helâdaki bildiğimiz yüksekçe oturak için İngilizce'deki "closet" kelimesini benimsedik, kelimenin "klazit" olan telâffuzunu da lisanımıza uyarlayıp "klozet" dedik. Lâtince'de "kapalı alan" ve "etrafı çevrili özel mekân" mânâsına gelen "clausum" kelimesi "closet"e dönerek önce eski Fransızca'ya geçmiş, İngilizler kelimeyi Fransızca'dan almışlardır ama bir ayrıntıya dikkat buyurun: "Klozet" ile kastedilen "kenef" değil, kenefteki yüksek oturaktır; klozetin, lavabonun ve muslukların bulunduğu mekâna "toilet", yani "tuvalet" derler, "helâ" mânâsında kullanılan "W.C." ifadesinin aslı "closet"in İngilizce'deki tam şekli olan "water closet"in kısaltılmışıdır.