Ayasofya bile ibadete açıldı ama hâlâ "dinî musiki" diyemiyor, 70'lerde uydurulan "tasavvuf müziği" sözünün arkasına saklanıyoruz!
Ramazandayız ya, ekranların iki değişmez programı var: İlgi çekebilmek için nerede ise yeni bir din uyduracak kadar uçup gitmiş bazı ilâhiyatçıların arz-ı endâm ettikleri şovlar ve "Tasavvuf...
Ramazandayız ya, ekranların iki değişmez programı var: İlgi çekebilmek için nerede ise yeni bir din uyduracak kadar uçup gitmiş bazı ilâhiyatçıların arz-ı endâm ettikleri şovlar ve "Tasavvuf müziği" denen ama aslında bu isimle hiç vârolmamış, bugün de vârolmayan bir musiki... Her sene bir ay boyunca mâruz kalınan bu "nev-zuhûr", yani yeni moda resmigeçidi daha önce de yazmıştım, aynı sahneler âdet hâline gelip bu sene de yaşandığı için tekrar yazıyorum... Ekranların kadrolu ulemâsı hakkında pek birşey demeyeceğim, zaten bu konuda en doğru sözü Cübbeli Ahmet Hoca etti ve kanal kanal dolaşıp dinî bahislerde alışılmadık iddialarda bulunan bu zevâttan bazılarının mevzuyu ne kadar abartırlarsa o kadar fazla prim yaptıklarını söyledi ve "Adam uçuk kaçık konuşursa, 'Adem aleyhisselâmın babası var' dese daha çok izleniyor" dedi.