İflâh olmaz bir genetik illet!
Milletlerin bazı ırsî, yani genetik davranışları vardır; devirler ve asırlar da geçse aynı kalırlar... Çağın değişmesi, âdetlerin, anlayışların ve sosyal hayatın yepyeni bir şekle...
Milletlerin bazı ırsî, yani genetik davranışları vardır; devirler ve asırlar da geçse aynı kalırlar... Çağın değişmesi, âdetlerin, anlayışların ve sosyal hayatın yepyeni bir şekle bürünmesi genetik davranışları hiçbir şekilde etkilemez. Bu gen, bizde sık sık ebedî ve ezelî muhalefet şeklinde ortaya çıkar. Memleketin başına birşeyler gelecek olsa, başımıza belâlar yağsa, hattâ nihayetinde kan ve ölüm olan bir derde bile uğrasak gen hemen kımıldanır, harekete geçer ve devâsı, çaresi olmayan ebedî ve ezelî muhalefeti nüksettirir. Üstüne üstlük işin içine ifrat-tefrit âdetimiz de girince olup bitenlerin memleket için hayır değil şer olduğu düşünülmez bile... Böyle genetik tepkilerin örnekleri tarihimizde hayli fazladır. Sultan Abdülâziz döneminden itibaren memleket dışında yaşayan Türk muhaliflerin yazdıklarına bakarsanız, ne zaman bir derde uğramış olsak sevinç çığlıkları attıklarını görürsünüz. Jöntürkler'in Paris'te ve Londra'da çıkarttıkları dergiler ile risaleler böyle yazılarla doludur. Devir geçse de malûm gen hükmünü sürdürmüş, Millî Mücadele senelerinde bazı İstanbul gazeteleri Anadolu'da kazanılan zaferleri bile "Kemâlî isyan" gibi...