Ah benim mesleğim
Tercüman gibi zamanının tek muhafazakâr/ sağ gazetesinden yıllar evveline ait bir haber toplantısını anlatmıştım. Hani teravihin ne zaman başlayıp biteceğini tartışıyorlardı da, Güneri...
Tercüman gibi zamanının tek muhafazakâr/ sağ gazetesinden yıllar evveline ait bir haber toplantısını anlatmıştım. Hani teravihin ne zaman başlayıp biteceğini tartışıyorlardı da, Güneri Civaoğlu dayanamayıp, “Arkadaşlar, tartışıyorsunuz da, teravih nedir?” diye soruyordu.
En azından garabet içeride kalıyor, dışarı pek fazla sızmıyordu.
“Bu yıl da Hac Kurban Bayramı’na denk geldi!” acullüğü ise zaten bu hatalara meyyal bir yapıdan sadır olmuştu ve yıllarca makara yaptık.
Sonra medyanın sağı/ solu kalmadı. Yandaş- candaş ayrımı vardı. Havuz filan…
FETÖ ile beraber medyanın içine kuvvetli bir mikser daldı ve her şey köpürdü.
O kim? Bu hangi gazetede? Hangi gazete hangi çizgide? Karmakarışık.
Cumhuriyet bir yandan FETÖ’nün düdüğünü öttürürken, bir yandan eski solcuların gri/ devletçi/ milletten ve dinden uzak yazarlarının marifetlerinin de yer aldığı bir mevkute mesela…
Ceride? Mevkute? İmla… Türkçe…
Allah rahmet eylesin. O fasıl bizim nesil ölmeden öldü!
Haber yazarken doğru Türkçe ve doğru bilgi endişesi çoktan şiar olmaktan çıkmış. “Şiar ne lan?”
Gaza geliyor arkadaş -kınamıyorum/ başıma gelir- hac haberinin spotuna “her dilden, her dinden…” diye patlatıyor hızını alamayıp…