'Delale'

PKK 1984’de Eruh’ta ilk saldırısını düzenlediğinde çalıştığım gazetede telekslerden gelen haberleri koparıp ilgili arkadaşlara vermekle görevliydim. Ayak işlerine bakıyordum yani. Teleksler...

PKK 1984’de Eruh’ta ilk saldırısını düzenlediğinde çalıştığım gazetede telekslerden gelen haberleri koparıp ilgili arkadaşlara vermekle görevliydim.

Ayak işlerine bakıyordum yani.

Teleksler “flaş haber” geçtikleri zaman “çın-çın” öterlerdi.

Koştururduk. Öyle oldu.

Benim Kürt meselesi ile tanışmamın tarihidir. 

Fakat gecikmeli olarak yaptığım askerlik sırasında yani o tarihten 13 yıl sonra Kürt meselesi ile ilgili bildiklerimin ne kadar yanlış ve eksik olduğunu anladım. 

Birçok doğulu arkadaşla birlikteydik. Terör son sürat devam ediyordu.

Ve her biri farklı dünya görüşüne sahip doğulu arkadaşlarımın tamamı “T.C.” olarak adlandırdıkları devlet mekanizmasıyla ilgili soğuk/ küs/ tavırlı düşüncelere sahiptiler.

PKK sempatizanı olan da böyleydi, teröre karşı olan da…

Muhafazakâr bir iklimde yetişmiş olmama rağmen, bende de “Türklük” duygusu arızalıymış demek ki, o dönemler “Ben Türk’üm” ile “Ben Türkiyeliyim” ifadeleri arasında çok ciddi bir problem ve bölücü bir tavır olduğuna inanıyordum.

Şimdi şu doğrudur, bu yanlıştır diye keskin iddialarda bulunacak hırçın çağlarımı aştığımı zannediyorum.

Ve bir Kürt’ün evinden çıkıp başını kaldırıp baktığı tepede “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesini görmesinin kışkırtıcılık olduğunu anlıyorum. 

PKK ve terör bağlamından apayrı bir zeminde düşünmeye çalışıyorum. Her ne kadar Cumhurbaşkanımızın “Artık Doğu’da Kürt problemi yok, terör problemi var” demesine katılıyorsam da birkaç meseleyi paylaşmak istiyorum. 

Tarihimizle ve gerçeklerle yüzleşmeden gelecek sayfamıza temiz bir zafer kaydedemeyiz.

Bu devletin ve etnik olarak kendisini Türk kabul edenlerin şu soruya cevap vermesi gerekiyor. 

Anadolu coğrafyasının tamamında kardeşçe yaşadığımızı ve hiçbir problemimizin olmadığını iddia etiğimiz Kürt kardeşlerimizden neden birkaç cümle Kürtçe öğrenmedik biz.

Mesela Rum komşusu olup da iyi ilişkiler kuran vatandaşlarımızın birçoğu Rumcaya aşina…

Benim kulağıma Şivan Perwer’in yanık türküleri gelirken neden bir kelime bile anlamıyorum? Ve aşina değilim?

Halbuki ezginin yakıcılığı benim ruh iklimimi yansıtıyor. O adam benden başkası değil.

Hiç mi Kürt komşum/ arkadaşım olmadı?

Yooo… Oldu… Hem de çok. 

Neden Kürtçe “merhaba”, “nasılsın”, “hayırlı sabahlar” diyemiyorum?

Evet, onlar benim için vatandaşlıkları açısından, bu topraklara ve devlete aidiyetleri açısından asla farklı değiller. 

Ama öyle hissetmiyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Oynatmaya az kaldı 22 Aralık 2017 | 186 Okunma CHP kafası 05 Aralık 2017 | 337 Okunma Muhalefetin başarısı 01 Aralık 2017 | 161 Okunma 'Biz yapamayız' diyen haindir! 28 Kasım 2017 | 139 Okunma Zengin ölmek istemez 10 Kasım 2017 | 222 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar